Istırap*
Izdırabı ruhun ödülü olarak görüp göremediğimi düşünüyorum. Daha güzel bir ruh düşlüyorum sonra. Daha güzel bir kalp ve akabinde güzel bir akıl. Diyorum ki bunca acı, bunca sancı ne için? Zaten yarın hiçbirinin bir önemi olmayacak. Lakin bugün niçin bu denli mühim bu hissettiklerim. Bazen öyle oluyor ki etten kemikten değil, yalnızca hislerden oluşuyor bedenim. Bazen öyle doluyor ki içim sığamıyorum yerlere göklere. Hem ne yaşarsam hep enlerde yaşıyorum hem de abartmaya gerek olmadığını söylüyorum. Çelişkiler uzmanı olmaya doğru hızla ilerliyorum. Kararlı ve ne istediğini bilen bi insan olamadığım için her geçen an daha da sinirleniyorum kendime. Fakat şimdi konumuz bu değil. Konumuz ızdırap. Nurettin Topçu'nun Var Olmak'ını bitirdim bugün. Var olabiliyor muyum hala emin değilim. Fakat içinden bana uyan her cümleyi tebessümle bitirdim. Satırların altını çizerken içimden "işte tam olarak böyle" dedim. Bu aralar varoluşsal sıkıntılardan ziyade varkalışsal ...