Aniden
Pazardan pazartesiye ani bir geçiş yaşanacak beş dakika sonra. Eylül geldiğinde konfetilerle kutlamıştım ama ne zaman bitti anlamadım, 10 gün kalmış resmen. -30 mu 31 mi çektiğini hesaplamak için; önce 'sç' namlı arkadaşımın okulda öğrenmiş olduğu ve geçtiğimiz aylarda bana öğrettiği, sonrasında dedemin de "bunu size okulda öğretmediler mi" diye sorduğu ve malesef evet okulda öğrenmediğim, tam 22'min çılgın zamanlarında cahilliğimin yüzüme vurulduğu bir zamanda öğrenmiş olduğum parmakla hesap sistemini kullandım.- Ne uzun bi cümle oldu, bu şekilde anlatmaktan başka çarem yoktu ama. Şayet bende okulda öğrenmiş olsaydım, düz parmak hesabı der geçerdim, ama hayat herkese aynı anda aynı sunumları yapmıyor, yapması da mantıklı olmazdı belki. Bu hesabı bilmeyenler de napsın yorumlara gelsin bari, ya da gitsin bir bilene sorsun, ya da boş versin ne diyelim. Mevzu nerelere geldi ya hu bir parmak hesabından. Ne anlatacağımı da unuttum, yazının hedefi şaştı. Şu taze olayı da anlatayım sonra biraz ordan burdan iç dökeriz. Kafanızda canlandırmaya çalışınız, fotoğraf ekte olmayacak çünkü, neyse ki okurlarım -2 kişi falan muhtemelen- zaten fotoğrafı görmüş olacak. Az önce Whatsapp durumumda fincan üzerinde saksıdaki bitkileri çekip paylaştım, yani perspektif olayını kullandım bi nebze, fonda saksı bitkileri, önde lavanta çayım, tamamen anlık gelişen bir çekim oldu, çiçeklerle güzel durur bir fotoğraf çekeyim demiştim, fincanın içinde gibi göründüklerinde güldüm içimden, böyle daha iyi oldu dedim ve altına da bitki çayı yazdım. Hem görsel olarak hem teknik olarak bitki çayı çünkü fincandaki. Paylaştıktan sonra, anlamayıp bu ne şimdi diyecek olan insanların varlığı geldi aklıma, onlar zaten bizi hiç anlamadılar dedim kendi kendime. Buradan şunu çıkarıyoruz ki, lavanta güzel bir bitkimizdir. İçmeyi de unutmuşum yazarken, soğumuş. Olay bitti.
Bugün kitap siparişi verdim, ve aylardır sipariş vermediğim için kitaba susamış gibi bir sürü kitap aldım. Halbuki ayda 4 kitap bile bitirmiyorum bu aralar. Yine de tam 12 kitap aldım. Çünkü umut böyle bir şey. Hesaplarıma göre bir ayda bitirmem lazım kitapları, öyle olacak mı peki? Hiç sanmıyorum. Olsun, bitmese de gözümün önünde dururlar, almayınca aldığımı okuyasım gelmiyor, öbürünü erkenden sipariş edesim geliyor nasıl olsa, şimdi en azından aklımda kalan olmaz, hepsi elimin altında olursa belki hevesim artar. Zaten birkaç şiir, birkaç roman, bir iki hikaye, bir tiyatro aldım, genel olarak hemen okunup bitecek kitaplar. Zannediyorum içlerinden bir tanesini okurken zorlanırım. Göreceğiz. Ayrıca okullar uzaktan olacakmış ve bu beni sevindirir. Üçüncü üniversite olarak sosyolojiye de başladım, okumalara doymuyorum ama du bakalım ne işe yarayacak. Bundan sonra da havacılık okuyayım diyorum. Annemin ayran gönüllü dediği kadar varım sahiden, hatta daha bile fazla belki. Bazen bir zanaat ustası oluyorum bazen sahaların bir numaralı gazetecisi; bazen bir at çiftliğim oluyor bazen minik sevimli bir cafem. Bazen çocukluğuma dönüyorum, subay olmak istiyorum, fotoğrafçı oluyorum, yazar oluyorum, hatta bazen hiçbir şey bile oluyorum. Bölümümle alakalı bir şeyler genel olarak düşünemiyorum. Canım istemiyor. Napalım ben de bu serüvende durmam gereken yeri bulmakta bazı güçlükler yaşıyorum demek ki, birisi de demiyor ki bak sen şurda çok güzel durdun orda dur, şaka şaka, diyorlar demezler mi, ama benim gönlüm onların dediklerine kaymıyor hiç, bi kere ben yapamam çünkü. Elbet ben de durup yuvarlanıp bir köşeye uyduğumu fark ederim gibi geliyor ya hadi bakalım. Uymazsam da benim canım sağ olsun ne diyelim, köşeleri kendime uydururum.
Birkaç gündür katiyen erken uyuyamıyorum. Lavanta rahatlatıp uyku getirmeli aslında ama öyle olmuyor. Belki gece on ikide içtiğimden getirmiyordur tabii bilemem. 31 ekimde mavi ay olacakmış, bakın böyle şeyler de dikkatimi çekiyor mesela. Astronomi de güzel bir alan. Tamam meslek seçimimle alakalı kısımları uzatmaya gerek yok çünkü ben zaten seçemiyorum. Son sınıf olmamla alakalı beklentiler yavaş yavaş büyüdükçe ben de tercihte acele etmeye çalışıyorum gerçi, ona rağmen bu haldeyiz. Annem diyor ki "hazır evdesin tezini de yaz, derslerine de çalış, kpssyi de bu sene aradan çıkar, bir daha uğraşma" Tabii çok mantıklı, ki çalışacağım da inşallah sonuçta yat kalk nereye kadar. Ama işte sonra ne olacak. İnsanlar nasıl bir işi seçip genel olarak hep orda çalışıyor. Ben elimden gelse 10 iş birden sırayla yapmak isterim. Öyle bir heves, işte sadece heves olması dışında bir sıkıntı yok. Gerçekten heves olmadığını ve o işi yapmak istediğimizi nasıl anlıyoruz? Ne çok dert yakındım. Tam bu şekilde kafamda dönüp duranların bir kısmını ayırıp kendimi hafifletiyorum. Yoksa arkadaşlar insan bunca düşünceyle nasıl yaşıyor anlam veremiyorum, benim bazen beynimi komple çıkarıp masaya bırakasım geliyor. Sadece yazmak için yazmışım gibi oldu şu an. Halbuki başlarken çok istekliydim, hep parmak hesabı olayı yazıyı sabote etti. Demek ki neymiş, yazının asıl seyrinden şaşmamak gerekiyormuş. Olsun bir anımı anlatmış oldum neticede, bu da bence bir şey. Son olarak bir haber verip bitireyim, inşallah yapabilirsem tabii. Önümüzdeki süreçte birtakım merak ettiğim konular araştırıp burda da kendimce minik minik bilgiler vereyim diyorum. Pek yapabildiğim bir şey değil ama bir deneme yapıp karar veririz sonrasına. İlk konum da belli hatta ama henüz araştırma kısmı tamamlanmadı. Kısa zamanda gelir mi bilemiyorum bir bakalım.
Temenni bölümünde bugünlük, çalma listesinde aniden beliren çok sevdiğim bir şarkı paylaşalım. Tnk - Söyle Ruhum. Teşekkürler okuduğunuz ve dinlediğiniz için, en çok da yüreklerinizi buraya koyduğunuz için.
resmen bir nesil bir ayın kaç gün olduğunu hesaplamayı öğrenmeden ilkokulu bitirmiş çok yazık.... neyse ki tam zamanında müdahale ettim de en azından sen öğrenmiş oldun. hevesle yazılarını beklemekteyiz 🤩
YanıtlaSilAynı nesilde olmamız dışında sorun yok :D teşekkürler güzel müdahalelerin için tam vaktinde oldu, yazılar bazen gelir bazen gecikebilir
Sil