Müptela mıyım?
Her nasılsa kendimi geçmişi özlerken bulurum çok kez. Bazen dünü, bazen beş yıl önceyi. Hep bir anın içine gitmek isterim. Olduğum anda mutlu olmadığımdan değil aslında. O anı yeniden yaşayamayacağım hissiyle arzularım bunu. Çünkü her gün sürekli bir şeyler değişiyor hayatımızda. Bazı anların asla yenisi eklenemiyor anılarımıza. Bir kez yaşanıyor ve bitiyor. Onu kıymetli yapan da bu belki. Fakat hayır, ben defaetle yaşadığım pek çok anı da yine aynı şekilde özlüyorum. Sanırım özlemek hissi damarlarımda akan kan gibi, asla ayrılmaz bir parça. Bir dönem anlam veremediğim bir soğukluk gelmişti mesela her şeye. Ne bir anıya, ne bir sevdiğime özlem duyuyordum. Sadece sıradan hayatıma odaklanmış yaşamaya çalışıyordum. O zaman demiştim ki; tamam, galiba özleyebileceğim kadar özledim her şeyi ve artık o hissimi tükettim. Sonra yeniden geldi yerleşti hayatımın baş köşesine. Zaten tamamen tükenmesi biraz mantıksız olurdu, napalım insan bazen hiç hissetmemek isteyebiliyor. Bunun...