Yol günlükleri sayı belirsiz

   Uzun zaman sonra yeni bir yol günlüğüyle daha beraberiz dostlarım. Yol günlüğü yazmama mazim pandeminin başlarına tekabül ediyor sanırım. Çünkü pandemiyle beraber otobüs kullanmamaya başladım. Birkaç ay önce 3 saatlik falan bir yolculuk yaptık arkadaşımla, o zaman da birlikte yaptığımız ilk yolculuğun heyecanıyla yazamamıştım. Onun dışında özel araç kullandım hep aileyle, zaten tek başıma bir yere gidip gelmem gerekmedi hiç. Uzun yol da yaptım özel araçla ama neden bilmiyorum otobüsün verdiği tadı vermiyor. Hatta bir kez hızlı trene binmiştim ama o zaman heyecanlanacak başka şeylerim vardı ve zaten binmemle inmem neredeyse bir olmuştu. Adının hakkını veren bir vesaitmiş. Zaten yol günlüğü dediğin şey biraz da yolun sana yazdırdıklarıdır. Demek ki yol bana yazacak kelimeler sunmamış ya da muhtemelen ben yolun bana sunduklarını yazmayı bilememişim. Bu daha doğru. Şimdi yine tatlı heyecanlar içindeyim. Yol biraz da heyecan demek benim için. Yolun sonundakiler, yolun içindekiler hepsinin hissettirdiği tatlı bir heyecan var. Ankara'ya uzun zamandır kar yağsın diye bekliyorum ama yağmıyor, yolda bembeyaz yerler gördüm, vardığımda da görmeyi ve burda bulunduğum süre içinde kar yağışı altında kalmayı umuyorum. Döndüğümde de Ankara'ya yağar inşallah, amin. Yazıya yolun başında başlamıştım sonuna doğru devam ediyorum. Güneş gidince ve rüzgar güllerinin olduğu yere gelince yazmaya devam edeyim dedim. Rüzgar gülleriyle karın uyumu o kadar güzel bir manzara oluşturmuştu ki bir süre sadece onları izledim. Çünkü her rüzgar gülü kendisine hayran hayran bakılmayı hak ediyor kesinlikle. Hala enerji mühendisi olamadığım için çok mutsuzum. Umarım bir gün enerji mühendisi bir arkadaşım olur. Belki rüzgar gülleriyle ilgili daha fazla detaya vakıf olurum.

   Bu arada yolun sonunda bir mülakat var arkadaşlar. Sanırım yüksek lisansa başlayacağım. Sayın teferruat bölümünü kartelleştirmek için elinden geleni yaptı ve kabul alırsam şu an yüksek lisanstaki 3 kişiden biri onun arkadaşı olacak. Hayırlara vesile olsun diyelim ne diyelim. Yani insanlara izlediği filmleri, dizileri, okuduğu kitapları 'şiddetle' tavsiye etmesine bir şey demiyordum ama bu biraz fazla. İnsanları okuduğu bölüme teşvik etti ve daha fazlası başlattı diyebiliriz. Helal olsun, alnından öpüyorum güzel kardeşim. Yüksek lisansa başlarsam bu dönem işler biraz çetrefilleşecek gibi ama dueun bakalım hepsini bence bir şekilde hallledebiliriz. Yani öyle umuyorum en azından. Zira bu sene aldığım kararlar var ve düzenim bozulduğunda yeni bir düzen kurmak çok yorucu oluyor. Olsun. Kolay olsaydı işimize gelmezdi zaten, taşlı dikenli yollardan yürümektir işimiz, otobandan gidince trafik tıkanıyor zaten. Ne alaka böyle bir benzetme yaptım bilmiyorum. Konunun sonu katiyen gelmiyor bunları geçelim.

   'Moğollar-Çaya Kaç Şeker' dinleyerek yazıya devam edelim. Otobüsün koridor şeridindeki loş ışıklar açık. Dışarıda karlı dağlar. Çift şeritli iki adet yol. Çam ağaçlarının kara, soğuğa rağmen dimdik ve yemyeşil duruşu. Diğer ağaçların kurumuş  ve çırılçıplak kalmış gövdeleri. Ara sıra yanımızdan gidiş-dönüş geçen araçlar. Belli mesafeler üzerine konulmuş benzinlik ve dinlenme tesisleri. Işıkların az veya çokluğundan ortalama kaç hanenin belli olduğu uzak köyler. Reklam tabelaları. Karayolu levhaları. Fakat en çok da ışıkları yanıp sönen rüzgar gülleri. Her daim en güzel olanlar. Çantamda Birhan Keskin kitabı. Dinlenme tesisinde yanlışlıkla aldığım americano. Ben americano sevmem çocuklar, teknoloji sağ olsun böyle de bir anım olmuş oldu. Gittikçe kararan hava ve güneşin bizi terk edişi. Otobüste birbirinden bağımsız bilmem kaç tane insan. Kafalarında ne var acaba? Mesela en öndeki iki abla bineli çok olmadı, acaba ne konuşuyorlardır, acaba arkadaşlar mıdır yoksa kardeş, akraba falan mı. Muavin yorulmuş mudur acaba her seferinde aynı direktifleri vermekten. Şoför eve gidince çocuklarına sarılacak mıdır mesela. Hepsi hepimiz için bir muamma. Yalnız rüzgar gülleri odak noktam şimdi. Yaklaşık 40-45 dakikalık bir yolum kaldı sanırım. Kestiremiyorum. Kaç kez gelirsem geleyim tam olarak anlayamıyorum nerede olduğumu, ne kadar sürede varacağımı. Allah herkesi varacağı, gideceği yere hayırlısıyla, sağlıkla vardırsın. Bekleyenlerine kavuştursun. Bu günlük biraz kısa oldu. Olsun bakalım, varsın bu da kısa olsun. Güzel günlerimiz olsun hep birlikte. Hoşça kalın.

Yorumlar

  1. üç saatlik yolculuğumuzda yazamama sebebin sabah altıda otobüse binmemiz olabilir belki.... lütfen yanlış olmasın silah zoruyla insanlara bir şey yaptırmıyorum insanlar bu şeyleri yapmaya hevesli oluyor ben sadece içlerine dönüp kendileri ile iletişim kurmalarını sağlamak yoluyla onları bir şeylere ikna etmişim gibi oluyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ama birlikte gündoğumu da izlemiş olduk... İçimizle iletişim kurmamıza vesile olduğun için teşekkürler

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yüzyıl sonra yeniden

Ben ne yaşıyorum allasen

Yine yolda