Alakasız bir ben

  Selamlar, 1 aydır sırf içimi dökmek için hiç yazı yazmamışım. Teferruat uzun bir yazı yazdığını söyledi, paylaşıp paylaşmamakta kararsızmış -bence paylaşacak ama yine de ben onu yüreklendirmek için bu yazıyı yazmaya karar verdim, özendim demiyorum da işte, muhtemelen kısa olacak zaten ama olsun yazıldı mı yazıldı- artık umarım beni yalvartmadan paylaşılır o yazı. Takipte kalın bugün yarın yazı gelecek hissediyorum. Görüyorsunuz okumak için neler yapıyorum, daha ne yapayım ben siz söyleyin. Şimdi şarkı molası verelim, Sertab Erener-yolun başı, şarkımızı açalım, sakin sakin yazıyı okuyalım, zaten şarkı bitene dek yazı da bitmiş olur sanıyorum. Bu aralar nedense bu şarkıda takılıyım, farklı şeyler dinleyip yeniden buna dönüyorum. Aslında Göksel-ölsemde bir kalsamda bir şarkısını yazacaktım ama hava yeterince kapalı, en azından içimizin havası bir miktar açık olsun. Şarkıyı hala açmayanlar, ayıp ediyorsunuz bakın burda bir şey paylaşıyoruz yakışıyor mu hiç? 

   Bu aralar çok fazla yapmak zorunda olduğum şey var. Bense yapmak zorunda olduğum şeylerden hoşlanmam. Yine de kendim kaşındığım için kendime bu konuda kızamıyorum. Çünkü bazı zorunlulukları insan bile bile başına alır. Benimkilerin birazı öyle. Başa getirilen çekilir diyip bir şekilde halletmeye çalışıyorum. Bunun arasında sevdiğim şeyler kaynıyor. Mesela roman özlediğimi fark ettim dün. Gerçekten bunu o kadar da aramayan bir insan olduğumu düşünüyordum ama üst üste çok fazla dikkat gerektiren kitaplar okuyunca ve bunlar canımı yeterince sıkınca 'neden roman okumuyorum, nolur artık roman, hikaye, beni içine çekecek, mutlu edecek güzel bir şey okuyayım' diye yükseldim. O yüzden elimdeki son bir iki kitabı da bitirine böyle bir mutluluk molası vereceğim. Çünkü insan kendi kendini mutlu etmeyi ihmal etmemeli. 

   Ramazan çok stabil geçti benim için. Bir haftasında yeğenimle beraberdim. Uzaktan derslere katıldım, ödevleri hallettim. Birçok şeyi yetiştiremedim elbette. Bayramda normalde hep memlekete gideriz normalde. Bu sene gitmedik, böyle olunca da bayrammış hissi olmuyor ama yine de bayramlıklarımı giyip hazırlandım erkenden. Olduğu kadarıyla bitirdik geçti gitti işte. Her şey her zaman tam olmuyor nihayetinde. 

   Ramazan geldiğinde hoş geldin yazısı yazmıştım, ramazan gitti, bayram da geldi gitti, her gelen bir gün gidiyor, burası gelmek ve gitmenin, var olmak ve yok olmanın birbirini takip ettiği yer. O yüzden her an her şey mümkün. Yine de mayısın bu kadar çabuk gelmesini beklemiyordum açıkçası. 2022 arkasına bakmadan koşuyor gibi hissediyorum. Bu bir maratonsa ben sonuncu geliyorum bunu belirtmek isterim. Daha yaptığım masa takviminde nisan ayına bakmaya doyamamıştım ki ben. Mayısa da doyamadan gidecek bu gidişle çünkü bu aya şöyle uzaktan bir bakıyorum ve çoğunlukla mutlu yuvamda olamayacağımı görüyorum. Sabrediyorum, nasılsa hepsi bir şekilde geçiyor. Üstelik şunu da düşünüyorum, günlerim dolu dolu ve güzel geçecek gibi duruyor. Yaşamadan bilemeyeceğim şeyler hakkında daha fazla konuşmaya gerek yok, başka bir konuya geçelim ve şimdiden hoş geldin haziran diyelim. 

   Ben ilişkilerde genellikle aşırı açık sözlü ve her şeyi bir an önce belli eden, sayıp döken biriyim sanırım. Başka türlüsüne katlanamıyorum. O yüzden diyaloglarda genelde acaba bu fazla mı oldu, söylemese miydim diye düşündüğüm çok oluyor. Ama pişman da olsam yapmadığım için değil yaptığım için olmayı tercih ediyorum. Kendimi saklamayı gizlemeyi sevmiyorum. Mesela birisini seviyorsam muhtemelen karşı taraf bunun gayet farkındadır. Sevmiyorsam da aynı şekilde. Sevmeyip de seviyormuş gibi görünemiyorum. Hal ile yalan söylemek değil mi zaten aslında bu. Tabii bazen ben de öyle olmasa da öyleymiş gibi davranıyorum. Ama çok nadir bunlar. Farklı birtakım durumlar olmadığı sürece hislerim gayet açıktır. Mutluysam mutlu, üzgünsem üzgün, korkmuşsam korkmuşumdur. İnsanları anlamak için yormam, keşke insanlar da onları anlamam için yormasalar beni. Hayat şüphesiz ki daha kolay ve huzurlu sürebilir böylece. Tabi şimdi şöyle bir şey de var. Ben genelde bu her şeyi bir anda sayıp dökmelerimden dolayı tuhaf karşılanabiliyorum. Hatta bundan dolayı sonrasında hoş şeyler olmadığı da çok olmuştur. Bu aralar yine öyle şeyler yaşanacak gibi hissediyorum ama du bakalım. Bunlara rağmen görüyorsunuz ki vazgeçmiyorum. Çünkü insan çabuk değişebilen bir varlık. Bazı şeyleri değiştirmek ise bana anlamsız geliyor. Bu da onlardan biri. Yani kaybedeceksem ben bundan kaybetmeye razıyım aynen devam. Ne diyor Teoman: "Deli diyorlar bana, desinler değişemem." Olaylar bu şekil işte tam olarak.

   Son olarak değinmeden geçemeyeceğim bir konu var. Bayramda bir arkadaşım ikinci çocuğunu doğurdu. Bayramın hemen sonrasında bir arkadaşımın düğünü oldu. Dün de bir arkadaşım mesaj attı, sözüm olacak yarın diye. Geçenlerde bir kuzenimin nişanını yaptık. Zaten çevremde artık evli sayısı gittikçe artıyor. Tüm bunları düşününce nedense gerçekten büyümüşüz gibi hissediyorum. Ben hala kendimi 17 sanıyorum oysa. Ama 24 yaşında olduğum gerçeği yüzüme vuruyor bazen. Bunlar bana komik ve tuhaf geliyor. Bu yola giren herkesin kurduğu tek cümle var 'kuzum inan hiç beklemediğin anda oluyor' bunun dalgasını geçiyoruz zaten o ayrı konu ama ne bileyim. Mesela evlilik gerçekten böyle bir anda oluveren bir şey mi anlayamıyorum. İki insanın birbirini bulması, anlaşması, karşılıklı özveride bulunması, bakın okudukça size de tuhaf geliyor değil mi? Tüm dünya sorunlarını çözebilecek bir sırrı olmalı bunun gibi geliyor. Ya da dümdüz basit bir şey ama ben abartıyorum. Neyse evlilikle alakalı daha fazla saçmalamayayım çağırdığım şey gelir falan. Gerek yok tatsızlık çıkmasın. Bu konuyu kapattım gitti. 

   Yeterince yazdığımı hissettiğime, içimdekileri az çok da olsa hemen hemen bitirdiğime göre bu yazı kısacık haliyle paylaşıma hazırdır denebilir. 

   Kendimizi saklamak zorunda olmadığımız insanlarla beraber olabildiğimiz, olayları anlamlandırma konusunda pratikleşebildiğimiz, aklımızın ermediklerinden uzak durabildiğimiz günlerimiz olsun. Bahar gelsin mutluluktan uçalım. Elveda.

Yorumlar

  1. çok benzer konularda çok benzer şeyler yazmışız birbirimizden habersiz, ben o yazıyı hiç yayınlanmasam daha iyi sanki özetlesem aşağı yukarı böyle olurdu. farklı olsak da bir şekilde aynı oluşumuzu seviyorum ,💘 :) ve artık lütfen bahar gelsin gerçekten hasret kaldık *-*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette yayınlanacak bir yazı varsa o da seninkidir, gerekirse ben bu diyardan giderim??? Ayrıca ben de seviyorum bu farklı benzerliği 😍 daha piknik yapacağız 💃

      Sil
  2. Aynı şeyleri hissedip kendi dilince ifade etmek, güzel ve kadim dostlara nasip olur. Aynı mekanda olmasanız bile gönül birlikteliğiniz daim olsun inşallah. 🤲 💐

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiz hocam, inşallah her daim gönüllerimiz bir olur 🦋

      Sil
  3. Hafif patavatsızımsı ve çokça düşünceli... Müthiş birisin 👌🏻

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İltifat içeren bir eleştiri en sevdiğim 🤩 teşekkür ederim gardaşım 🌻

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yüzyıl sonra yeniden

Ben ne yaşıyorum allasen

Yine yolda