Kayıtlar

Nisan, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yol hikayelerinden hallice

   Yeni yollar ve yeni yazılarla hayata devam ediyoruz. Yalnız yapılmayan yolculukların tadı biraz daha başka oluyor. Yanınızda olan insana bağlı olarak eğlence seviyesi azalıyor veya artıyor. Hele ki kalabalık yolculuklar zaten komple başka bir olay, dünyanın en iyilerinde ilk 10'a falan girer sanırım. Şimdi size tek başına yapılmayan bi yolculuktan yazıyorum. Yanımda pek sevdiğim bir kuzenim var. Evet sadece bir adet var. ÇÜNKÜ BENİM ÇOK FAZLA KUZENİM VAR. Cümlenin önemini ya da gereksizliğini büyük harflerle belirtmeyi çok sevdiğim birinden öğrendim. Hoşuma giden bi olay. Büyük harfle yazarken onun altı çizilileri okuduğu ses tonuyla okuyorum. Bu da başka güzel bi olay. Her neyse yine konu başka yerlere gidiyor.     Kısa ya da uzun, bitmesin istediğimiz her yol biraz yoldur. Artık bitsin dediğimiz her yol ise en âlâ yoldur. Biraz da kurtarılmış işkencedir. Yine de ne dedik, yollar güzeldir.     Muavinin özelliklerinden bahsetmiştik sanırım bi...

Derinlik

   Düşündü. Zaten yaptığı çok başka herhangi bir eylem de yoktu. Her seferinde bu kez daha farklı hissediyorum dese de olan hep aynıydı. Hep bir şeyleri değiştirmesi gerektiğini anlıyor, harekete geçmek için ne yapması gerektiğini bulmaya çalışıyordu. Bulamayışlarını yanına alıp öylece yaşama devam ediyordu. Yine aynını yaptı.     Olduğu yerden kalktı. Mutfağa geçip kahve yapacaktı. Bildiğimiz sütlü türk kahvesi. Cezveyi aldı, dolaba baktı, süt olmadığını fark etti. Hevesi kaçtı. Hevesi böyle küçük şeylerle kırılan insanların hayatta bir şeyleri başarma potansiyelleri düşüktür. Biliyordu, umursamadı. Salona geçti, bir kitap aldı eline. Kitap okumayı sevdiği bir koltuk vardı. Her insanın belli başlı aktiviteleri yapmayı sevdiği özel bir yer vardır, diye düşündü. Sonra açtı kitabı, okumaya başladı, okuduğunu ama anlamadığını fark etti. Birkaç sayfa geçti fakat aklında kalan bir şey yoktu. Olayı anlamak için başa döndü, yine aynısı. Bıraktı kitabı masaya. Neden al...

Bu da başlıksız olsun madem

   Böyle çaresiz anlarda yazmaktan başka bir çıkış yolu bulamıyorum. Yazarak acılarımdan kurtulmaya da çalışmıyorum. Sadece bi nebze olsun kendimi ve sorunu daha iyi görebilmek için, içimi bi tık olsa da huzura kavuşturmak için yazıyorum. Böyle durmadan, bıkmadan daima içimdekileri yazmak istiyorum. Sonsuza dek tutarlı-tutarsız, devrik-düzgün bir sürü cümle kurmak istiyorum. Sanki böyle kum torbasına yumruk atmak gibi. Kelimeler bir şekilde zihnimden parmak uçlarıma dökülüverince öyle rahatlıyorum işte. Sırf bundan dolayı beynimde kurduğum cümleleri bazen peşi sıra değil de sırası karışık bir şekilde diziyorum. Hatta bazen kelimelerin yeri değişiyor. Mühim olan anlatabilmek her ne olursa. Sonuçta ben size "mor rengi severim" de desem anlayacaksınız, "severim renk olan moru" da desem anlayacaksınız. Mesela burda şu eksik, ne kadar seviyorum, nasıl seviyorum. Demek ki sadece sevgimi bilmeniz kafi. Öyle olmasaydı detaya girerdim. Şu an da saçmalamanın dibine vuruyorum ...