Derinlik

   Düşündü. Zaten yaptığı çok başka herhangi bir eylem de yoktu. Her seferinde bu kez daha farklı hissediyorum dese de olan hep aynıydı. Hep bir şeyleri değiştirmesi gerektiğini anlıyor, harekete geçmek için ne yapması gerektiğini bulmaya çalışıyordu. Bulamayışlarını yanına alıp öylece yaşama devam ediyordu. Yine aynını yaptı. 
   Olduğu yerden kalktı. Mutfağa geçip kahve yapacaktı. Bildiğimiz sütlü türk kahvesi. Cezveyi aldı, dolaba baktı, süt olmadığını fark etti. Hevesi kaçtı. Hevesi böyle küçük şeylerle kırılan insanların hayatta bir şeyleri başarma potansiyelleri düşüktür. Biliyordu, umursamadı. Salona geçti, bir kitap aldı eline. Kitap okumayı sevdiği bir koltuk vardı. Her insanın belli başlı aktiviteleri yapmayı sevdiği özel bir yer vardır, diye düşündü. Sonra açtı kitabı, okumaya başladı, okuduğunu ama anlamadığını fark etti. Birkaç sayfa geçti fakat aklında kalan bir şey yoktu. Olayı anlamak için başa döndü, yine aynısı. Bıraktı kitabı masaya. Neden algılayamıyordu. Çünkü hala netleşmemiş bir sürü düşünce dolanıyordu kafasında. O da her şeyi yerli yerine oturtmadan yaşamanın ne zor olduğunu bilenlerdendi. Bilmenin olmakla aynı şey olmadığını da biliyordu. 
   Odasına geçip hazırlandı, dışarı çıkmadan önce çiçeklerine elveda dedi. Biraz yürümek hep iyi gelirdi. İlk dönemeçten döndü ve bilmediği sokaklara ilerledi. Daha ne kadar bilmediği sokak kalabilirdi bu şehirde. Hepsinden en az bir kez geçmiş olmalıydı. Yine de ısrarla "bilmediği yerlere" gitmek istiyordu. Kulaklıkta çalan müziğin ritmiyle sürdürdü adımlarını. Her ruh hali için başka yürüyüşler mevcuttur. Dalgındı, umarsız değildi, farkındalıkla geçiyordu geçtiği mekanlardan. Neye neden dikkat ettiğini bilmeden inceliyordu. Uzunca bir süre yürüdü. Pastaneden bir şeyler aldı. Bu sırada yağmur başlamıştı. Bir parkın kamelyalarından birine oturdu. Hava zaten serin olduğu için ve yağmur da başladığı için ortalıkta kimsecikler yoktu. Sessizliği ne kadar özlediğini duyumsadı birden. Anın tadını çıkarmak için mükemmel zamandı. Düşünmeyi bıraktı. Sadece dinledi; sessizliği. Biraz üşümüştü, üşümeyi seviyordu, hasta olmayacağına garanti verseler daima razı gelirdi. Yanına gelen kediyle biraz oyalandı. Sonra ona da elveda diyerek eve dönüş yolunu tuttu. Şimdi fonda çalan şarkılar daha hareketliydi. İçinde tarifsiz bir kıpırtı belirmişti. Belki yağmur, belki kedi, belki yürümek, belki sessizlik ve muhtemelen hepsi. Yine güzelleri düşünmeye başladı, hayatın yaşanılabilirliğini. Ne çok mükemmeldi düzen, ne harikulade uyarlanmıştı her şey birbirine. Bunları düşünürken çoktan eve varmıştı. Çiçeklerine selam verdi, onları sevdi, neşesinden üleştirdi hepsine. Süt almayı yine unutmuştu. Bir çay koydu ocağa. Salona geçti yeniden, kitabı aldı eline, ne güzel bir kitaptı sahi, çayın taştığını bile fark etmemişti okurken, hızlıca bir bardağa doldurdu çayını ve döndü kitabına. Çay masada soğumuş, güneş bu şehirden uzaklaşmıştı kitabı bitirdiğinde. Her yer sessizdi. Gülümsedi. 

Yorumlar

  1. Kötü baslayan her sey böyle güzel ve huzurlu biter insallah, cok basarılı 🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yüzyıl sonra yeniden

Ben ne yaşıyorum allasen

Yine yolda