Çaba
Selamlar bir bloga yazı yazma çabası içinde daha yine beraberiz. Beraberiz diyorum çünkü burda bu yazıyı okuyan 3 kişi bile olsa beni motive ediyor. Çünkü evet insanın kendi için bir şeyler yazması, günlük tutması harika bir olay ama bir yerden sonra diyorsun ki "başkaları da bilsin bazı şeyleri, onlara da anlatayım ki bir nebze olsun rahatlarım belki" yani ben böyle düşünüyorum en azından. Birkaç gündür farklı düşünceler, savruntular içerisindeyim. Bir yandan kendi adıma yazımı verimli kılmaya çalışıyorum, bir yandan bazı tatlı telaşlar var ailede. Annemin de en birinci yardımcısı ben olduğumdan büyük görev düşüyor üzerime. Bu koşuşturmada fark ediyorum ki zaman çok çabuk geçiyor. Evime geleli neredeyse 1 ay olacak, öyle huzurluyum ki insanın sığınabileceği bir evi olması kavramı beni çok etkiliyor. Çünkü iyi biliyorum ki birçok insan için bu bir lüks. Ve bu yüzden de onlar içinde bunun kıymetini bilmeye çalışıyorum. Umarım başarabiliyorumdur çünkü ben çok huysuz bir insanım, çabuk yükselir çabuk sönerim ve bu beni yorar, kıymet bilmelerime de gölge düşürür. Yine de çabalıyorum daha iyisi olmak için.
Yaptığım programdan kısaca bahsedeyim. Yaz boyu; öncelikli olarak tezime odaklanıp hiçbir şey yapamasam da döneme başlamadan okumalarımı bitirip bir plan/taslak hazırlamayı umuyorum. Biraz dile özen göstermeliyim çünkü gerçekten ihtiyacım var buna. Elimdeki kitapları bitirebilmeyi umuyorum ve son birkaç gündür sanırım fena gitmiyorum. Öncesinde epey zorlandım çünkü. Sonra şimdiye dek yaptığım Kur'an ezberlerini pekiştirip sağlamlaştırmayı ve yenilerini zihnime yerleştirmeyi istiyorum. Bazı bazı mutfakla ilgilenmeyi, biraz etamin işlemeyi, denk geldikçe film izlemeyi listeme ekliyorum tabii. Bir de bloga daha çok ilgi göstermeyi elbette. Kaç kez bu cümleyi kurdum hatırlamıyorum gerçekten. Her seferinde bir şekilde boşlamak durumunda kalıp yeniden bu cümleyle başlamak sanırım bir kısır döngü oluşturdu hayatımda. Ki ben kısır döngülerden hiiiç hoşlanmam. Nasip bakalım, inşallah bir gün onun da düzeni oturur. Gerçi bazı bazı düzen bozulması neden bilmiyorum bana normal geliyor. Neticede insanız, her şey zamanla değişiyor, paikolojimiz, sağlığımız, düşüncelerimiz ve duygularımız o yüzden bu bozulmalar da hayatı ne derecede etkilediğine bağlı olarak bence hoş görülebilecek türden olaylar. Yine de hayır yaptıklarıma kılıf uydurmuyorum. Bir yerden tutacağız heralde, bu böyle sürüp gitmeyecek.
Şöyle bir gerçek var ki uzun zamandır bir hikaye yazamıyorum. Yani aklıma geliyor hatta başlıyorum bazen fakat sonu gelmiyor bir türlü ya da gelişme kısmı gelişmiyor bir yerde ve kalıyoe öylece. Yeniden dönüp yarım kalanları tamamlamak da işkence gibi geliyor bana. Fakat geçen yazıda da demiştim sanırım, böyle yaptığımda da disiplin algım yitiyor zamanla. İnsan kendine acımalı, kıyamamalı bazen evet ama bazen de alıp yerden yere vurmalı, ki kıymetini bilsin, kendini şımarık bir çocuk gibi yetiştirmesin.
Hayatımla ilgili ciddi kararlar almam gereken bir seneye girerken böyle şeyler söylemek umarım işe yarar. Zira beklentiler var, hayaller var, gerçekler var, yapılması ve yapılmaması gerekenler var, e arada bir de ben varım. Bunca şeyin arasında kalmak sanırım bir miktar yorucu bir durum. Atlatacağımdan şüphem yok fakat doğru kararlar verememek, en nihayetinde pişman olmayacağım tercihler yapamamak beni biraz tedirgin ediyor. Şimdiye dek saçma sapan da olsa, aşırı mantıklı da olsa birçok karar verdim evet, bazılarını iyi ki vermişim diyorum, bazılarını hayatımdaki tecrübelere ekliyorum. Hayatın sonu olacak değil hiçbir şey. Yine de insan bir çorap alırken bile sonra sevmeyeceği, mutsuz olacağı bir çorap almak istemez. Ki ben çorap severim. Yani verilecek kararlar bir çorap kararından epey önemli. Napalım, neticede bir karar verilir başka bir karar terk edilir. Göreceğiz zamanla verilen mi daha mantıklı terk edilen mi. Hem belki terk ettiklerimize geri dönmek yolu da açılır zamanla nereden bilebiliriz ki? Hep her şeyin hayırlısı. Bu da böyle gelecek kaygısı dolu, yaz planlarıyla bezeli, biraz hüzün biraz neşe içeren bir yazı gibi oldu. Ne oldu yine anlamadım kısacası.
Hayatınızın her anında, neşe de olsa hüzün de olsa varlığına şükrettiğiniz bir ben olsun yanınızda. En çok kendi kendinizle anlaştığınız, hurafelere inanmadığınız, "fikri hür vicdanı hür" bir benlik dileğiyle.
Yaptığım programdan kısaca bahsedeyim. Yaz boyu; öncelikli olarak tezime odaklanıp hiçbir şey yapamasam da döneme başlamadan okumalarımı bitirip bir plan/taslak hazırlamayı umuyorum. Biraz dile özen göstermeliyim çünkü gerçekten ihtiyacım var buna. Elimdeki kitapları bitirebilmeyi umuyorum ve son birkaç gündür sanırım fena gitmiyorum. Öncesinde epey zorlandım çünkü. Sonra şimdiye dek yaptığım Kur'an ezberlerini pekiştirip sağlamlaştırmayı ve yenilerini zihnime yerleştirmeyi istiyorum. Bazı bazı mutfakla ilgilenmeyi, biraz etamin işlemeyi, denk geldikçe film izlemeyi listeme ekliyorum tabii. Bir de bloga daha çok ilgi göstermeyi elbette. Kaç kez bu cümleyi kurdum hatırlamıyorum gerçekten. Her seferinde bir şekilde boşlamak durumunda kalıp yeniden bu cümleyle başlamak sanırım bir kısır döngü oluşturdu hayatımda. Ki ben kısır döngülerden hiiiç hoşlanmam. Nasip bakalım, inşallah bir gün onun da düzeni oturur. Gerçi bazı bazı düzen bozulması neden bilmiyorum bana normal geliyor. Neticede insanız, her şey zamanla değişiyor, paikolojimiz, sağlığımız, düşüncelerimiz ve duygularımız o yüzden bu bozulmalar da hayatı ne derecede etkilediğine bağlı olarak bence hoş görülebilecek türden olaylar. Yine de hayır yaptıklarıma kılıf uydurmuyorum. Bir yerden tutacağız heralde, bu böyle sürüp gitmeyecek.
Şöyle bir gerçek var ki uzun zamandır bir hikaye yazamıyorum. Yani aklıma geliyor hatta başlıyorum bazen fakat sonu gelmiyor bir türlü ya da gelişme kısmı gelişmiyor bir yerde ve kalıyoe öylece. Yeniden dönüp yarım kalanları tamamlamak da işkence gibi geliyor bana. Fakat geçen yazıda da demiştim sanırım, böyle yaptığımda da disiplin algım yitiyor zamanla. İnsan kendine acımalı, kıyamamalı bazen evet ama bazen de alıp yerden yere vurmalı, ki kıymetini bilsin, kendini şımarık bir çocuk gibi yetiştirmesin.
Hayatımla ilgili ciddi kararlar almam gereken bir seneye girerken böyle şeyler söylemek umarım işe yarar. Zira beklentiler var, hayaller var, gerçekler var, yapılması ve yapılmaması gerekenler var, e arada bir de ben varım. Bunca şeyin arasında kalmak sanırım bir miktar yorucu bir durum. Atlatacağımdan şüphem yok fakat doğru kararlar verememek, en nihayetinde pişman olmayacağım tercihler yapamamak beni biraz tedirgin ediyor. Şimdiye dek saçma sapan da olsa, aşırı mantıklı da olsa birçok karar verdim evet, bazılarını iyi ki vermişim diyorum, bazılarını hayatımdaki tecrübelere ekliyorum. Hayatın sonu olacak değil hiçbir şey. Yine de insan bir çorap alırken bile sonra sevmeyeceği, mutsuz olacağı bir çorap almak istemez. Ki ben çorap severim. Yani verilecek kararlar bir çorap kararından epey önemli. Napalım, neticede bir karar verilir başka bir karar terk edilir. Göreceğiz zamanla verilen mi daha mantıklı terk edilen mi. Hem belki terk ettiklerimize geri dönmek yolu da açılır zamanla nereden bilebiliriz ki? Hep her şeyin hayırlısı. Bu da böyle gelecek kaygısı dolu, yaz planlarıyla bezeli, biraz hüzün biraz neşe içeren bir yazı gibi oldu. Ne oldu yine anlamadım kısacası.
Hayatınızın her anında, neşe de olsa hüzün de olsa varlığına şükrettiğiniz bir ben olsun yanınızda. En çok kendi kendinizle anlaştığınız, hurafelere inanmadığınız, "fikri hür vicdanı hür" bir benlik dileğiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder