Son şans veya sonsuz
Hayatımızda çok fazla olay oluyor, pek çoğu da bilinmezliklerle dolu. Zaten insan hayatının kıymet ve heyecanı da burada sanırım. Yaşıyor olmayı idrak edebilmek demek biraz da bu bilinmezliklerle mümkün oluyor gibi geliyor. Her şey istediği kadar sıradan olsun, alışkanlık haline gelsin, istediğimiz kadar duyarsızlaşalım bir şeylere, yine de günün sonunda muhakkak beklenmedik olaylarla karşılaşıyoruz. Mesela her gün uyuyoruz, burada sıkıntı yok, fakat bazı geceler kabuslar görüyoruz mesela, bazense güpgüzel rüyalar giriyor uykularımıza. Bu bizden bağımsız, bizim yaşadığımız en sıradışı olaylardan biri bana göre. Bir ara rüya meselesine kafayı fena takmıştım. Hatta birkaç yazımda söz ettiğim seri oluşturma mevzularından biri araştırma konuları hazırlayıp ilginç bulduğum, hoşuma giden bir şeyler hakkında okumalar yaparak fikirlerimi beyan etmekti. Bu konuda ilk bulduğum ve merak ettiğim şey rüyalardı. Biraz okudum, araştırdım, yazdım fakat derli toplu bir dizin çıkaramadım meydana. O yüzden de o mesele öyle kapandı gitti kendi kendine. Belki bir gün daha çalışkan, daha azimli, daha sabırlı ve daha istikrarlı olduğum bir yazım serüvenim olur da o zaman bunları yeniden konuşuruz. Her neyse, rüyalar oldukça tuhaf meseleler ve sadece düşünmek konusunda değil hissetmek konusunda da insanı değiştiriyorlar. Bir sabah bir rüyadan uyandığınızda kendinizi çok başka hisler içinde bulduğunuz olmuştur muhakkak. İşte öyle bir şey, o his uzun süre gitmiyor mesela benden, rüyayı unutuyorum belki ama hissi kalıuor benimle. Zaten hisler böyledir, unutulmazlar, hep içinizde bir yerde yeniden açığa çıkmayı beklerler.
Yazı yazmayı seviyorum, kendimi yazarak anlatmayı da seviyorum, bazen başarılı olamasam da bunun için çabalıyorum ve bu beni mutlu ediyor. Yazmak öylesine güzel bir şey ki, kelimeleri ahenkle bir araya getiriyorsunuz ve sanki bir cümbüş başlıyor. Her zaman böyle olmuyor elbet, bazen yanlış kelimeler, yan yana getirilmesi belki de yakışık almayan kelimeler bir araya gelip yazıyı korkunç kılabiliyor. Zaten esas mesele de orda başlıyor aslında. Mühim olan kelimeleri düzen ve nizam içinde dizerek anlaşılır, şık ve belki de huzur verici hale getirmek. Bu mühim. Tabii kimisine yazmak, okumak, anlamak zul geliyor, o ayrı bir konu. Ben yazmaya çalışmayı, derdimi bir şekilde cümleler kurarak anlatmayı, yazılanları anlayabilmeyi önemsiyorum. Yazarak mümkün olmayan şeyleri mümkün kılmaya çalışıyorum bazen. Yolları uzatıyorum belki, çatallaştırıyorum, evden uzaklaşıyorum, boşluğa yürüyorum, olur arada öyle şeyler. Bazen kaybolmak gerek, yeniden bulabilmenin ön koşuludur bu. Bu bilinmezlikler de öyle işte. Yeniden başlayabilmek, devam edebilmek, ayağa kalkabilmek, kendine gelebilmek için gereklidir biraz. Oysa ben hep yakınırım, belirsizlik en sevmediğim şeylerdendir. Yine de insan gün gelir yakındığı şeyleri yakınında tutmaya karar verir. Çünkü insan işte böyledir, değişir.
Son zamanlarda nasiple ilgili çok hoş şeyler geliyor başıma. Yıllar önce alıp kaybettiğim bir kitabım kütüphaneme geri dönüyor mesela, uzun zamandır görüşemediğim bir arkadaşımın yıllar önce benim için imzalattığı bir kitaba ulaşıyorum, boğazımdan geçmesi gereken bir lokmaya alelade bir zamanda birdenbire kavuşuyorum mesela, aslında yapmam gerekmeyen bir şey yapıyorum ve başıma çok güzel olaylar geliyor. Böyle böyle bir sürü olaylar silsilesi. Tek tek saymak çok zor fakat insan üst üste bunları yaşadığında anlıyor ki unuttuğu bir şeyler var hayat akışında. Sen ne yaparsan yap, istediğin kadar bekle, istediğin kadar kaç, tecelli eninde sonunda vuku buluyor. Bunu hissetmek, bunu iyice bilmek huzur veriyor.
Yaklaşık bir aydır birtakım kararlar, birtakım belirsiz durumlar vardı hayatımda. Esasen oldukça basit şeyler, fakat insanoğlu olayları karmaşıklaştırmaya bayılıyor, özellikle ben bu işin aşığıyım. Her şey durduğu yerde yeterince karışabilir benim sayemde. Harikulade özelliklerimden yalnızca biri diyelim. Şimdi bu olaylar biraz hafifledi ve ben biraz kendime geldim sayılır. Bununla birlikte bazen bazı süreçler biraz yorucu olabilir ve tabiri caizse her şey üst üste gelebilir. Şimdi de öyle bir durumun içinde gibiyim, buna rağmen bugün onun da öyle olmayabileceğine şahit oldum. Beklenmedik zamanlarda sürprizlerle karşılaşabiliyoruz çünkü. Sürprizler bazen iyi bazen kötü olsa da yaşarken bunu tam anlamıyla hissedemeyebiliyoruz. Her şey bitip olaylar tam ekran zihnimize yansıdığında daha bir yerine oturuyor sanki her şey. Diyoruz hımm demek ki o iş böyle olmuş, şöyle olması daha güzelmiş iyi ki öyle olmuş, öbür türlü olsa olurmuş ama böyle de fena olmamış, umarım bir dahaki sefere daha başka olur gibi fikirler yürütebiliyoruz. Evet kafamızda geçmişin bir kritiği hep dönüyor. Çünkü çok sevdiğim dizim halka'da da söylendiği gibi, 'geçmiş geçmişte kalmıyor, gelip seni buluyor.' Aslında bahsettiğim olayın bununla çok bir alakası yok ama hoşuma gittiği için bunu da belirtmek istedim ve bu fikre ben de katılıyorum, maalesef geçmiş geçmişte kalmıyor dostlarım. Bunları bir kenara bırakırsak elimizde çok bir şey kalmadığı bilgisini altyazı geçmem gerekecek.
Hayatta bir şeylere verdiğimiz kıymeti neye göre ölçtüğümüzü belirlemek çok önemli mesela. Çünkü verdiğimiz kıymet ömürden gidiyor ve bazı zaman birimlerine göre oldukça küçük bir miktar insan ömrünün günümüzdeki ortalaması. Bu kısacık hayatta ömrümüzden ömür gitmesini istemeyiz sanıyorum. Yaptığımız tercihler, aldığımız verdiğimiz kararlar -karar alışverişi denilebilir mi bu duruma, bana makul geldi zira hem almak hem vermek fiili kullanılıyor, karar kılmak, kararlaştırmak da var ama onları geçelim, bir de garar var, bir İslam iktisadı öğrencisi olarak aklıma geldi, garar da belirsizlik demek mesela, bakın konuya da uyumlu, neyse bir ara cümle bu kadar uzun tutulmamalı özür dilerim- hepsinin önemi bizim ona atfettiğimiz kadar oluyor. Böyle şeylere dikkat etmek gerek. Zira kıymet öyle har vurup harman savrulacak bir şey değil. Maddiyat, güzellik, sağlık, maneviyat, eş, dost, arkadaş, rızık, zahir ve batın: bunların hangisine ne derecede ve neye göre değer veriyoruz, şimdiye dek bize ne kazandırdı ve ne hissettirdi bunları eni konu düşünmek gerek. Konunun en başıyla şimdiki bulunduğumuz yerin ne alakası var diyenleriniz olabilir. Birincisi bunların hepsini birbirine bağlayabilmek benim için hiç de zor değil zira kafamda halihazırda uçuşan fikirleri yakalayıp bir paragraf haline getirmeye çalışıyorum ki pek çok şeyden bahsedebileyim. İkincisi elbette tüm bunların birbiriyle ilintisi mevcut, ortak nokta yaşamın ta kendisi. Ne kadar yaşayabildiğimiz, aldığımız nefesle ölçülüyor sanma gafletine düşmeyelim diye yazıyorum. Ben de düşmeyeyim. Yaşam içinde barındırdığı bu olgularla güzel. Her şeye rağmen, bir amaç uğruna güzel.
Nasibimizi değil yollarda çöllerde dahi bulduğumuzu unutmadığımız, beklenmedik olaylara karşı tutumumuzu en iyi hale getirdiğimiz, kıymet meselesine biraz kafa yorduğumuz, iç huzurumuzu kaybetmemek namına elimizden geleni yaptığımız, hayatımızın fonunda çalan şarkıyı bulduğumuz ve onun eşliğinde bakış açımızı şekillendirdiğimiz güzel günler diliyorum hepimize. Elbet bunlar da ardından bakıp 'vay be' diyeceğimiz zamanlar olacak. Hoşça kalın.
umarım herkes bir gün bu yazılarını okuyacak kadar nasipli olur 💘💘
YanıtlaSilTeşekkür ederim kardeşim, umarım herkes bir gün senin kadar güzel yürekli bir dostla karşılaşır 💌
SilBu yazıyı okuyacak kadar nasipli olduğum için çok mutluyum. Bugün hayatımda değişen bazı şeylerin üzerine bu yazının gelmesi elbette tevafuk... teşekkürler
YanıtlaSilBu güzel hislere vesile olduğum için ben de çok mutluyum :) 🦋
SilOkumayı seven biri olarak yazınızı çok beğendim. Yazın konusunda bir otorite sayılmam ama metindeki ifade gücünü, duyguyu ve samimiyeti hissedebilirim. Yeteneklisiniz ve bu noktaya gelmek için çok çalışmış olmalısınız. Tebrik ederim. Diğer yazılarınızı da okumaya çalışacağım. Bununla birlikte sizinle tanışacak olmam beni şimdiden heyecanlandırmaya başladı.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim hocam güzel düşünceleriniz için :)
Sil