Ramazan özel demek isterdim maalesef değil

    Artık bir şeylerin söze dökülebilmesi gerekliliği beni buraya getirdi. Uzun süre çok sevdiğiniz bir eylemi yapmadığınızda böyle donuk, hissiz bir hale bürünüyorsunuz gibi oluyordur size de belki. İşte epeyce zamandır bu haldeyim. Sanki istediğim, sevdiğim hiçbir şeyi yapamıyormuş hissi var üzerimde. Anlatması oldukça güç fakat heves kırılmasıyla boşvermişlik arası bir duygu sanırım. Gerçi bu ikisi birbirine çok yakın hislermiş gibi görünebilir ama özünde tam öyle değil. Fakat ikisi de hemen hemen yorgunluk sınırında.

    Neden olduğunu bilmediğim şekilde 2023 benim yılım olacak hissine kapılmıştım. Çünkü bu yıl 25 oldum ve nedense 25 yaş benim için çok farklı bir noktada konumlanmıştı yıllardır. 18 gibi bir şey yani, sanki yaşla beraber birçok farklı özellik de aktif olacakmış gibi. Arkamızda bıraktığımız 3 ayı düşündüğümde çok da öyle olmadığını fark ettim elbette ama umudum yine de yaşıyor içeride. Sene başında hayatımda yaşayabileceğim tuhaf olaylar sırasında ilk 10’a net girer dediğim bir şey oldu. Hala etkisinden çıkamadım da bakınca. Bazı şeylerin etkisi sanırım hayatımızda baki kalıyor. Geçenlerde şey yazmıştım; hayatım unutmak istediklerim ve zorla hatırlamaya çalıştıklarım arasında geçip gidiyor, yani buna benzer bir cümleydi. Bazı olaylar ise unutmak istememe rağmen sürekli kendime hatırlattıklarım arasına giriyor. İşte bu da nerden bakarsam bakayım tuhaf mesela.

    Ocak ayının sonunda bir kuzenimi daha nişanladık, umarım hayırlısıyla düğünü de görebiliriz. Neyse sonra şubat geldi zaten, ülkecek yas tutmamıza sebep olacak deprem yaşandı. Bununla alakalı hem çok fazla yazmak istiyorum hem de yazacaklarımın bir varış noktası olmayacağından yazmak istemiyorum. Çünkü sarf etmemem gereken sözler yazabilirim, zihnimdekileri düzgün toparlayamayabilirim emin olamıyorum. Hala acının devam etmesi, yaralarımızı sarmamız için uzun vakit gerekmesi de bu konuda yazmaktan imtina edişim için bir gerekçe. Aslında böyle toplumsal konularda söz söylemek, bir şeyler paylaşabilmek istiyorum ama içimden bir ses bu konularda herkese açık paylaşım yapmamı engelliyor. Yalnızca yakın çevremle konuşabiliyorum bu konuları. Birilerinin istemeden kalbini kırmak, konu hakkında yanlış yorumlar yapmak, velvelecilik ya da vurdumduymazlık yapmış olmak istemiyorum. Sosyolojiden neredeyse hiç anlamıyorum, zaten okumaya çalışıp becerememiştim. Oldukça spesifik bir bilim ve toplum kesinlikle aşırı karmaşık bir yapı bana göre. Bir de ben zaten birçok şeyden öyle çok fazla anlamıyorum. Benim için sadece hislerim ve birkaç elle tutulur bilgi var hayatta. Bunlarla kendimi avutuyorum. Belki gerçek olmadığı için kınanacak ama zaten bana da insanların yaptığı, söylediği pek çok şey ortaya atılmış pek çok tez gerçek gelmiyor o yüzden bundan dolayı kendimi kötü hissetmiyorum. Çünkü gerçek dediğimiz şeyin de göreli olduğunu gördü maalesef bu gözler. Bu konuda da epey kafam karışık fark etmişsinizdir ve daha fazla açık vermeden burayı terk edelim.

    Deprem bir afet, son yaşadığımız deprem ise sonuçları epey ağır olan bir afetti. Süreç içinde olanları burda tekrar dökmek, yapılanları yapılmayanları tartışmak anlamsız. Ortada halihazırda ilgilenilmesi gereken hala çok konu var. Dilerim ki en kısa zamanda en güzel şekilde bunun sonuçları giderilebilir ve pek çok insan da hayatlarına yeniden devam etme potansiyeli taşıyabilir. Depremi birebir yaşayan yaşamayan herkes için oldukça zor bir süreç, herkesin sorumluluğu farklı, umarım sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirebiliriz.

    İnsanın olaylara ve durumlara alışma hızı bazen beni ürkütüyor. Elbette bu bizim için bir hayatta kalabilme yetisi. Çünkü böyle olmasa yaşamak çok mümkün olamazdı. Her şeye uyum sağlayabilen varlıklar olmasak hayat akışına uymazdık. Yine de bilmiyorum insan komple beni ürküten bir canlı. Ne yapacağımız, ne tepki vereceğimiz, ne zaman nerde nasıl davranacağımız, bugün ak dediğimize yarın kara deyip demeyeceğimiz belli olmuyor açıkçası. Bu durumda bana güven vermiyor. Ama aynı zamanda güvene oldukça bağlı ve çok çabuk güven duyabilen de biriyim. Sanırım insan olmak bu çelişkileri içinde barındırmak gibi bir mesele. Bunların farkında olmak başlı başına bir mesele. Neyse konumuz bunlar değildi bu ara paragraf biraz araya salça oldu. Aslında şöyle devam edecektim.

    Ramazanın gelmesine bile doğru dürüst sevinemedim gibi oldu bu sene. Bir yanımız buruk ama şuna da inancım tam; ramazan her zaman olduğu gibi bereketiyle gelir, geldi de inşallah. Güzel haberler aldıkça bunu daha içten hissediyorum. İnşallah daha da güzelleri gelir zamanla. Ramazan bile geldi gidiyor, yarılamışız bugün itibariyle. Hatta 29 çektiği için 14 gün kalmış sadece geriye. Zamanın hızla akışına yetişemiyor oluşuma bazen üzülüyorum. Bazen de aksine hızla geçsin yaşayalım ve bitsin istiyorum. Bitince ne olacaksa artık. Öyle ben bazen isterim olur olmadık şeyler. Kısacık kısacık bir sürü paragraf açmışım gibi olacak ama üzgünüm yazı beni ordan oraya sürüklüyor.

    Bazen, mesela rutinlerimi bırakıp sonra yeniden oluşturduğumda başarmışım hissi geliyor. Yeniden spora başladığımda kaslarımın kendini belli etmesi, hareketleri yaparken ilk başta çok zorlanıp zamanla vücudumun esnekleşmesi beni mutlu ediyor. Çok şaşaalı, uçuk, havai şeyler istemiyorum genellikle hayatta. Minik, kendi içinde tutarlılığı olan, huzurlu hissettiren şeyler yeterli geliyor. -şey kelimesini kaç kez kullandım bilmiyorum ama üzgünüm her şeyi tanımlıyor ve yerine koyabileceğim herhangi bir ‘şey’ yok.- Kitap okuyamadığım uzun süre zarfından sonra bitirdiğim ilk kitap beni çok mutlu ediyor mesela. Aa kitap da mı okumuyorsun demeyin inanın bazen neler neler yapmıyorum aklınız şaşar. Küçük depresyonumsu dönemler oluyor hayatta. İnsan daima enerjisini tepede tutamıyor. Tutmak adına çabam devamlıdır yalnız onu karıştırmayalım. Bir de benim iniş çıkışlarım çok keskin olduğu için aslında bazen bir şey yapmama dahi gerek kalmayabiliyor. Sadece akışa bırakıyorum ve içinde bulunduğum hissi yaşıyorum. Mesela geçen bambaşka sohbetlerde Sinan Cananın ilk konuk olduğu bölümü izledim. Diyorlar ki her şey çok hızlı akıyor ve sürekli bir şeylerin peşinden koşuyoruz, yoğunuz, hep bir işimiz var ve durup bir dakika dahi kendimizi dinlemiyoruz. Sonra program içinde bir dakika sadece öylece durdular. Çok iyi geldi falan dediler. Arkadaşlar ne yazık ki benim günümün çeyreği tam o şekilde durarak geçiyor. Ama yoğun insanlar da buna muhtaç demek ki bakın. İnsan daima kendinde olmayanı arıyor. Ben de bazen istiyorum ki mesela böyle o kadar yoğun çalışayım ki kafamı kaşıyacak vaktim olmasın ve düşünmeyeyim, düşünmemek de bazen ilaçtır. Hele ki benim gibi saçma sapan fikirlerle ömrünüz ziyan oluyorsa. Neyse yine de biz itidali elden bırakmayalım her şeyin fazlası zarar. Son olarak online eğitim vesilesiyle eve geldiğimi, evde kendime bir düzen oluşturmaya çalışıp hala oluşturamadığımı, radyo televizyon derslerinin uzaktan da olsa şimdilik -bir kısmının- güzel gittiğini, teze dair başlık atmak dışında hiçbir şey maalesef yapmadığımı, geliştirmeye çalıştığım ölçeğin birkaç gündür askıda kaldığını ama akademi konusunda azimli olmaya çalıştığımı, elimdekileri kitapları bitirme yolunda pek bir yol kat edemediğimi ama çabamın daim olduğunu belirtmek isterim. Ayrıca hala işim yok yazıklar olsun benim bu ekonomide elime neden hiç kuruş para geçmiyor arkadaşlar, neyse onu da hallederiz inşallah yüreğimizi ferah tutalım.

    Sanırım epeydir yazamıyor oluşum beni çok sıkmıştı ve sataşacak yer arıyordum. Şimdi en azından dersiz topsuz bir yazı da ortaya çıkarmış olsam bir nebze rahatlamış sayıyorum kendimi. Yazımı bitirmeden son bir kamu spotum olacak. İnsan ilişkilerinde belirsizlik en katlanılmaz olaylardan biridir ve herkes kime ne söylemek istiyorsa yekten söylesin gerçekten ben öbür türlüsünü kaldıramıyorum. Net olalım, ben de edebiyat parçalamayı seviyorum şimdi az hırlı değilim ama olsun yine de özünde düz bir insanımdır. Ne isteyip istemediğim -karşı taraf açısından- bellidir çoğunlukla. Böyle olsun herkes aa. Yazımızı sonlandıralım. Bundan sonra daha kısa sürelerde yazı yazabilmeyi umuyorum. Ay sanki kitap çıkartacağım bu ne triplerse allasen. Bu nazik ama aynı zamanda odun bünye bir elmayı hak etti. Sahura kadar belki faydalı bir şeyler yaparım hadi bakalım.

    Ramazan bitmeden Ramazanı içimizde, en derinlerde hissedip ihya edebilmeyi, Kudüs’teki -her Ramazan maalesef bitmeden devam eden- saldırılar için dua etmeyi, deprem bölgesine mümkün olduğunca yardım etmeyi, sevdiklerimize onları ne kadar çok sevdiğimizi her fırsatta söylemeyi, üç günlük dünyanın her zaman üçüncü günündeymiş gibi yaşamayı ihmal etmeyelim. Şimdiden hayırlı bayramlar. Bayram geliyor, içimizin bayramı da olur inşallah bu bayram. 

    Yazı sonuna bugün keşfettiğim harika bir şiir eklemek istiyorum ki ruh halimi benden daha iyi tarif etmiş bu cümleler.

"Aydınlıkta köhneliği belirginleşen ve kentte ve konutta hiçbir şey neyse ben oyum. Öylesine
bağsız ve yeğniyim ki bu hafifliğin şiddetinin bedelini bir gün öderim diye düşünüyorum.
Sanki varoluş beni cezalandırmak ister gibi; yoğunluğundan bana düşen payını benden geri
alarak bu yoğunluğa, olur olmadık herkese ve her şeye fazlasıyla katlayarak sunuyor.
Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım
yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben. Yere göğe
zamana denize kayalara ve kuşlara da dokunan aynı tanrı değil mi? Bu kutla tanrının
yönetkenliğinde, olmayan ellerimle bir yok-tanrı'yı tutuyor ve ölçüyorum yokluğun ağırlığını.
Kefe'lerinden birine onun oylumu pekâlâ sığıyor, diğerine duygular, duyumlar ve düşünceler
yığılıyor, işte yetkin eşitlik...her gün her gece bu eşitliğin bilgisiyle geçiyor. Bir eskiciden
satın alınmış bu teraziyi birgün başka bir eskiciye vereceğim, o gün, tozanlarım her bir yana
dağılıp toprağın suyun ölümsüzlüğüne eklemlenecekler ve ben özgürleşeceğim."

Nilgün Marmara

Yorumlar

  1. düşüşler olsa da hayatta umutlar hep ayakta diyelim ve şiire bayıldım 💖

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle öyle ve şiir nasıl güzel :') <3

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yüzyıl sonra yeniden

Ben ne yaşıyorum allasen

Yine yolda