Ayların en güzeli
Ramazan'ın gelmesi bende büyük bir etkiyle karşılık buldu. Zaten geleceği için epey heyecanlıydım öncesinde. Gelince de tüm güzelliğiyle geldi elhamdülillah. Bugün 9. gün. Ben ilk defa günlük tutmaya karar verdim bu Ramazan. En azından dedim 1 tane olsun günlüğüm bulunsun şu hayattan göçmeden. Onun için harika bir zaman belirlediğimin farkında olmakla birlikte yine düzenli bir iş yapamıyorum. Olsun. Önceki günlerin hesabını da hallediyoruz aramızda, yazamadığım zamanlarda. Anlatılacak o kadar çok şey birikti ki. Fakat oturup bir şekilde anlatmaya elim varmadı hiç. Şimdi zamanı ve yeri geldi sanırım. Bu yazı birden içten gelerek değil, artık yazı yazmalıyım ve dökmeliyim içimi dediğim bir gün içinde biraz görev bilinerek yazılmıştır. Esasında ben sevmem öyle görev bilerek yaptığım işleri, biz de esas; gönül vermektir. Gönülsüz de olmadığımdan bu tam sorumluluk sonucu sayılmaz. Uzattım, yazıya geçelim.
Bu ramazanda ailemden uzakta olduğum için bir miktar kırgın, alışkanlığın vermiş olduğu şekilde hissizim bu konuyla ilgili. Yine de insan fırsatı varken ailesiyle iftar yapmak istiyor. Hayat her zaman istediklerimizi bize sunmuyor. Çok şükür ki bunun yokluğunu derinden hissedeceğim derecede yalnız değilim. Mesela burda beni iftara özel davetlerle ağırlayan harikulade bir insan var hayatımda. Biz kısaca dost, kardeş vesaire diyoruz tabii buna. Bunlar hep güzellik, hep şükür.
Yine her zaman olduğu gibi programımı düzenli hazırladım. Aylık yaptığım programlara devam ediyormuş gibi ama biraz daha Ramazan'a özel şeyler ekleyerek zenginleştirdim. Güzel de oldu bana kalırsa. E uyuyor muyum, uyduğum kadar artık. Sahur araya girince bir miktar uyku düzenim bozulsa da -ki ben hakikaten uykucu biriyimdir- bir şekilde toparlamaya çalışıyoruz bakalım. Bunlar hep olur olur gider de ramazan da gidiyor geldiği gibi ben şimdiden ona üzülüyorum. Ramazanda yaşanan her şey sanki başka bir dünyada yaşanıyormuş hissi uyandırıyor ben de bazen. Bu hoşuma gidiyor. Mesela dün teravihte yanımda küçük bi kız namaz kıldı. Tek başına mı geldi bilmiyorum ama orda yalnız oturuyordu. Yanında da ben olduğum için bana uyarak kıldı. Bu tıpkı benim küçüklüğümü hatırlattı bana. O kadar hoş bir durum ki, tebessüm etmekten ağzım öyle kaldı. Teravihin daha 2. rekatından sonra "6 rekat kaldı di mi?" diye sordu, "hayır daha yeni başladık ama sen yorulursan bırakabilirsin 6 rekattan sonra" dedim. 8 rekatlık teravih kılmış olsun için. Sonra ama "ne kadar namaz kılarsan o kadar Allah'a yaklaşırsın biliyosun değil mi?" deyince kafa salladı, "evet" dedi "hem zaten hemencik kılıp gidiyoruz" diye bitirdi cümlesini. Gülümsedim. İsmi Sudenaz imiş. Teravih bitince "şükür" dedi, netice itibariyle yorulmuş ve sıkılmış olsa gerek. Vitri de kılınca "görüşürüz" dedi ve çıktı, dualar hep onun ve tüm çocukların. Siz camilerden sakın ayrılmayın. 'Tüm çocukların' rahatça camilerde gezebildiği, oynayabildiği, yanıbaşımızda namaz kılabildiği, camilerin başlarına yıkılmadığı, bomba ve çatışma seslerinin duyulmadığı zamanlar diliyorum. İnşallah çok yakın zamanda.
Bu ramazan da umarım, o oruç tutuyor bu tutmuyor diye kavgaların olmadığı, iftar sofralarında asla bitmeyecek bir sürü yemeğin pişip sonra çöpe dökülmediği, yan komşunun halinden haberimizin olduğu, bol yardımlaşmalı, bol dualı, bol sevinçli bereketli bir ramazan olur. Bayramına eriştiğimizde her çocuğun yeni bayramlıklarıyla şeker toplamaya çıktığı güzel bir ay.
Bir de şunu eklemek istiyorum. Başımıza gelen her şeye Allah'tandır diyerek kötüsüne sabırla direnmeyi, iyisini şükürle karşılamayı ve asla yaşadıklarımızı tamamen silip atmamayı, onları tecrübeye dönüştürebilmeyi temenni ediyorum. Etrafımıza kör-sağır olmamayı, 'birlikte' nasıl güzel yaşanabileceğini herkese gösterebilmeyi istiyorum hepimiz için. Daha bahsedeceğim çok fazla şey vardı esasen ama konu buralara gelince bir miktar dertlendim ve yazmayı uygun görmüyorum aklımda kalanları.
Ramazanınız bereketli, her haliniz ümitli, içiniz daim sevinçle dolu olsun. Oruçlarımız ve yaptığımız ibadetler kabul olsun. Bu ay bittiğinde değişebilmiş ve her şeyimizi daha güzele dönüştürmüş olalım.
Bu ramazanda ailemden uzakta olduğum için bir miktar kırgın, alışkanlığın vermiş olduğu şekilde hissizim bu konuyla ilgili. Yine de insan fırsatı varken ailesiyle iftar yapmak istiyor. Hayat her zaman istediklerimizi bize sunmuyor. Çok şükür ki bunun yokluğunu derinden hissedeceğim derecede yalnız değilim. Mesela burda beni iftara özel davetlerle ağırlayan harikulade bir insan var hayatımda. Biz kısaca dost, kardeş vesaire diyoruz tabii buna. Bunlar hep güzellik, hep şükür.
Yine her zaman olduğu gibi programımı düzenli hazırladım. Aylık yaptığım programlara devam ediyormuş gibi ama biraz daha Ramazan'a özel şeyler ekleyerek zenginleştirdim. Güzel de oldu bana kalırsa. E uyuyor muyum, uyduğum kadar artık. Sahur araya girince bir miktar uyku düzenim bozulsa da -ki ben hakikaten uykucu biriyimdir- bir şekilde toparlamaya çalışıyoruz bakalım. Bunlar hep olur olur gider de ramazan da gidiyor geldiği gibi ben şimdiden ona üzülüyorum. Ramazanda yaşanan her şey sanki başka bir dünyada yaşanıyormuş hissi uyandırıyor ben de bazen. Bu hoşuma gidiyor. Mesela dün teravihte yanımda küçük bi kız namaz kıldı. Tek başına mı geldi bilmiyorum ama orda yalnız oturuyordu. Yanında da ben olduğum için bana uyarak kıldı. Bu tıpkı benim küçüklüğümü hatırlattı bana. O kadar hoş bir durum ki, tebessüm etmekten ağzım öyle kaldı. Teravihin daha 2. rekatından sonra "6 rekat kaldı di mi?" diye sordu, "hayır daha yeni başladık ama sen yorulursan bırakabilirsin 6 rekattan sonra" dedim. 8 rekatlık teravih kılmış olsun için. Sonra ama "ne kadar namaz kılarsan o kadar Allah'a yaklaşırsın biliyosun değil mi?" deyince kafa salladı, "evet" dedi "hem zaten hemencik kılıp gidiyoruz" diye bitirdi cümlesini. Gülümsedim. İsmi Sudenaz imiş. Teravih bitince "şükür" dedi, netice itibariyle yorulmuş ve sıkılmış olsa gerek. Vitri de kılınca "görüşürüz" dedi ve çıktı, dualar hep onun ve tüm çocukların. Siz camilerden sakın ayrılmayın. 'Tüm çocukların' rahatça camilerde gezebildiği, oynayabildiği, yanıbaşımızda namaz kılabildiği, camilerin başlarına yıkılmadığı, bomba ve çatışma seslerinin duyulmadığı zamanlar diliyorum. İnşallah çok yakın zamanda.
Bu ramazan da umarım, o oruç tutuyor bu tutmuyor diye kavgaların olmadığı, iftar sofralarında asla bitmeyecek bir sürü yemeğin pişip sonra çöpe dökülmediği, yan komşunun halinden haberimizin olduğu, bol yardımlaşmalı, bol dualı, bol sevinçli bereketli bir ramazan olur. Bayramına eriştiğimizde her çocuğun yeni bayramlıklarıyla şeker toplamaya çıktığı güzel bir ay.
Bir de şunu eklemek istiyorum. Başımıza gelen her şeye Allah'tandır diyerek kötüsüne sabırla direnmeyi, iyisini şükürle karşılamayı ve asla yaşadıklarımızı tamamen silip atmamayı, onları tecrübeye dönüştürebilmeyi temenni ediyorum. Etrafımıza kör-sağır olmamayı, 'birlikte' nasıl güzel yaşanabileceğini herkese gösterebilmeyi istiyorum hepimiz için. Daha bahsedeceğim çok fazla şey vardı esasen ama konu buralara gelince bir miktar dertlendim ve yazmayı uygun görmüyorum aklımda kalanları.
Ramazanınız bereketli, her haliniz ümitli, içiniz daim sevinçle dolu olsun. Oruçlarımız ve yaptığımız ibadetler kabul olsun. Bu ay bittiğinde değişebilmiş ve her şeyimizi daha güzele dönüştürmüş olalım.
Yorumlar
Yorum Gönder