Kayıtlar

Aralık, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bildiri

   Kar yağmasını bekliyorum. Tarih 30.12.19. Saat 02.19. Beklediğim başka şeyler de var; gelmeyeceğinden adım kadar emin olsam bile üstelik. Yine de umut dünyasında yaşıyoruz. Nasıl keseyim umudumu, dünyada bunca güzellik varken. Bunca da kötülük var diye geçirebilirsiniz içinizden. Evet, var, olacak da. Ben şu anda görmek istediklerimden bahsediyorum. İnsan hayallerinde de özgür olamayacaksa nerede özgür olacak zaten?     Seminer ödevim için hala kaynak taraması yapıyorum  ve yarın hocanın yanına gideceğim, neyle dersiniz, 1 sayfalık bir yazı ile. Sadece kısa bir giriş yaptım ve biraz alıntılar ekledim o kadar. Ödev teslimi 1 hafta sonra ama tabii 3 gün sonra finaller başlayacağı ve ben daha hiçbir derse çalışmadığım için bu ödevin yarın, en geç sonraki gün bitmiş olması gerekiyor. Esasında pek bir şey kalmadı gibi. Çok az makale kaldı okuyacağım, sonrasında derleyip toparlayıp yazmak kalıyor. Umarım yeterli bir şeyler yazılabilir, zira bu hayatımda yaza...

Hayat mı sürpriz olan, biz miyiz

   Hayatı boyunca hep bir şeyleri unutarak yaşadı. Fakat şimdi unutamıyordu. Tam da unutması gerektiği bir konuda. Hayatın bir cilvesi miydi yoksa. Mesela otobüs beklersin gelmez, beklemediğin anda istemediğin kadar otobüs geçtiğini görürsün duraktan. Yanlış sinyaller mi gönderiyoruz yoksa evrene (!).     Yavaşça doğrulttu kafasını kitaptan. Etrafına şöyle bir göz gezdirdi. Parkta hala hemen her şey aynıydı. Bir grup çocuk maç yapıyordu. Bir hanımefendi köpeğini gezdiriyordu. Birkaç genç erkek oturmuş hararetle bir şeyler konuşuyordu. Bir anne çocuğunu kaydıraktan kaydırıyordu. Bir dede torununu salıncakta sallıyordu. Bir kedi hala kuşları kovalıyordu. Güneş yavaş yavaş ağacın öbür tarafına doğru batıyordu. Gölgesinin tamamını kaybetmesine en fazla bir saat vardı. Yeniden kitaba döndü. Okumayı çok istediği bu kitabı almıştı bugün nihayet. Fakat o bile, onun her şeyden soyutlanıp aklındakileri silmesine yardım edemiyordu. Üstelik kitap gerçekten de epey sürükley...

Kestirilemeyen

   Bir küçücük adımla ayağa kalkıp kendini bu düşüncelerden sıyırabilirdi. Yapmadı.     Aklında, hep sevdikleri, yüreğinde ince bir sızı ile öylece kaldı oturduğu yerde.     Zamandı bu, çabuk geçiyordu. Ardından "dur biraz, bu ânı biraz daha fazla yaşayamaz mıyım" diye bile sorulamıyordu. Hem zaten böyle bir imkan tanınsa insan bazı anlardan hiç çıkmak istemez bazılarına da asla girmek istemezdi. Her anın ayrı bir güzelliği gerçekten var mı bilemem. Fakat bazı anların her şeyden daha güzel olduğuna kefil olabilirim.     Şimdi düşündüğü tam olarak buna benzer bir andı. Bir zamandı demek daha uygun olur. Zira uzundu, fakat bir an gibi yaşanıp bitmişti adeta. Hep deriz ya, geçip gitti, günler su gibi akıp gidiyor, zaman hızlı geçiyor, gençlik çabuk bitiyor, dünyaya gelen büyüyor. Çok fazla şey diyoruz bununla ilgili. Bir gerçeği birden fazla cümleyle ifade edebiliyor oluşun güzelliğine sanırım edebiyat deniyor. Belki de denmiyordur ...

"var etmek ister gönül"

   Yanan derinin kendini tamir etmesi uzun sürer. Bu sürede epey de canı yanar insanın. Üstelik yeni deri gelse ve yanık iyileşse bile eğer derin bir hasar varsa izi kalır. Artık acımasa bile o ize her baktığında canının acısı gelir aklına. Bazı olaylar da insanın kalbinde buna benzer yaralar açar. Kapanır, üstünden çok zaman geçer, hatta unutulmaya bile yaklaşılır belki. Bunlara rağmen dönüp baktığında izini görürsün ve yine acır canın.     Böyle bir acı yaşamıştı Semih, beş yıl önce. Dönüp baktığında hayatın bu acıdan ibaret olmadığını iyi bilecek kadar çok şey de yaşamıştı bu sürede. Çok fazla güzel olay olmuştu, beraberinde can sıkıcı olaylar da elbette. Hayatın güzelliği burada zaten. Sıradan olmayışlığı.     Mucizelerle yaşıyoruz. Mucizeye benzer bir şey de Semih'in başına geldi bu sıralarda. Hayatının son beş yılında karşısına çıkmayan ve bundan sonra da çıkacağına inanmadığı kişi karşısında duruyordu. Yıllar önce büyük bir tartışma ile a...