Yol çok güzel, çıksak mı?
Otobüslerin sevdiğim nadir yanlarından en güzeli; boylu boyunca uzanan büyük camları. Hem gittiğin yolu hem de gökyüzünü seyredalabileceğin büyüklükte. Bence bu harika bir şey. Zaten yolculuk benim için daima ufuk açıcı bi olay olmuştur. Böyle yeni yerler, keşifler bana ilham kaynağı olur hep. İnsan her zaman düşünür, hemen hemen birçok şey hakkında düşünür. Yoldayken farklı bir halet-i ruhiye oluyor ama. Böyle tarifsiz bi huzur. Mesela rüzgar gülleri gördüğümde -zaten pek severim kendilerini- kendimi bi anda nasıl yapıldıklarını araştırırken buldum. Sonra bölümünü buldum. Şayet sayısalım iyi olsaydı okumayı düşünüyordum, şartlar elvermedi. Şartlar bazen el vermez. Yine de her zaman üzülmemek lazım, bu bazen iyi başka şeylere götürebilir bizi. Çünkü halihazırda okuduğum bi bölüm var. Bi de hedeflediğim başka bi bölüm daha var. E oku oku nereye kadar sonuçta, bazı şeyleri sonlandırmak lazım. Yani şöyle, akademik hedefleri yüksek lisanstan öteye geçmeyen biri için fazla abartmamak en iyisi. Akademi beni çok fazla cezbetmiyor. Küçük mutlulukların ve önemsiz görülen birtakım işlerin peşinden gitmeyi severim. Doğru yolda isem zaten bir şekilde kendimi bulacağım, eminim. Yani kendimden kastım, kendimi orda gördüğümde mutlu olacağım bir yer. Yapabildiğim, faydamın dokunduğu, elle tutulur güzelliklerin olduğu hani. Neyse yine bi konuya başlayıp başka bir konuya atladık çok şükür. Asıl konuya dönelim.
Gün içinde koşuşturmadan, hayat meşgalesinden göğü yeteri kadar inceleyemeyebiliyoruz. Ara sıra bakmak bile çok rahatlatırken uzun uzun seyretmek keyfi bambaşkadır. İşte, yolculuklar aynı zamanda gökyüzündeki olayları da etraflıca inceleyebileceğiniz özel zamanlar. Tabii şoför siz değilseniz. Mesela ayın dolunay olduğu vakitler hava bulutluysa ve güneşle ay yan yanaysa, ayın bulutların ardından görünen o pürüzsüz ve muhteşem hali insanı büyülemeye yeter. Siz de bulutlara şekil vermekten, bir şeylere benzetmekten hoşlananlardansanız yolculuk farklı bir boyuta geçiş sağlar. Zira bu bulutlar bazen gerçekten çok fazla şey olabiliyorlar. Eğer yolculuk akşam ve hatta böyle hafif geceye doğru ise, bir de gittiğiniz yolda şehir ışıklarından eser yoksa, bulutsuz ve berrak bir gecede yıldızların seyrine doyum olmaz. İnsan şaşıyor "nasıl bu kadar çok yıldız olabiliyor?" diye. Kısaca yol ve gökyüzü bence efsane bir ikili.
Yolda sadece gökyüzü görülmeye değer değil elbet. Çevrenizdeki hemen her şey incelenmeye ve orda olduğunu bilmeye muhtaç. Dağın başındaki bir kulübe, ara ara karşımıza çıkan gizli mağaralar, iletişimi sağlayan telefon telleri, ne işe yaradığını bilmediğim bazı tellerdeki toplar, belli bölgelere yapılmış hatıra ormanları, su kanalları, küçük ve şehirden uzak köyler ve her türlü yerleşke, mezarlıklar, su depoları, baz istasyonları, fabrikalar, tabelalar, duraklar, benzin istasyonları, dinlenme tesisleri, tarlalar, göller, ovalar, dağlar, çiçek tarlaları, dereler, camiler, çeşmeler, yanınızdan sessizce geçen arabalar -arabaların içindeki insanlar- yol kenarında bekleyen ya da bir şeyler yapan yaya insanlar, heyelan adına alınan tedbirler, yan yollar, otlayan hayvanlar, kuşlar ve belki de fark etmediğimiz, ne olduğunu bilmediğimiz bir sürü şey daha. Bakın birçoğunu yolda ilerlediğim 10 dakika içersinde görerek yazdım.
Bunları neden yazıyorum peki? Belki her zaman yaptığımız şeylerin farkında olmadan tadını kaçırdığımız, keyfine varamadığımız zannına kapılarak karalıyorum. Bazen öyle olur, bir şeyi çok tekrarlarsak alışırız ve artık önemini yitirir. Bence bu hoş değil. Hayat öyle sıradanlaşıyor işte, her şeye alışıyoruz ve daima yeni şeyler istiyoruz, oysa aldığımız nefes bile öyle sıradışı ki, olağanüstü zamanlar yaşıyoruz fakat farkında değiliz. Belki ufak tefek hatırlatmalar bir an olsun için bizi kendimize getirir diye yazıyorum. Ha bir de yolculuk gerçekten çok güzel onun için. Daha fazla bu güzelliği ziyan etmeyeyim o zaman. Burada bitiriyor ve biraz yolla hemhal olmaya gidiyorum. Siz de yolu ihmal etmeyin. Yol mühim, yol güzel. Hayırlı yolculuklar.
Gün içinde koşuşturmadan, hayat meşgalesinden göğü yeteri kadar inceleyemeyebiliyoruz. Ara sıra bakmak bile çok rahatlatırken uzun uzun seyretmek keyfi bambaşkadır. İşte, yolculuklar aynı zamanda gökyüzündeki olayları da etraflıca inceleyebileceğiniz özel zamanlar. Tabii şoför siz değilseniz. Mesela ayın dolunay olduğu vakitler hava bulutluysa ve güneşle ay yan yanaysa, ayın bulutların ardından görünen o pürüzsüz ve muhteşem hali insanı büyülemeye yeter. Siz de bulutlara şekil vermekten, bir şeylere benzetmekten hoşlananlardansanız yolculuk farklı bir boyuta geçiş sağlar. Zira bu bulutlar bazen gerçekten çok fazla şey olabiliyorlar. Eğer yolculuk akşam ve hatta böyle hafif geceye doğru ise, bir de gittiğiniz yolda şehir ışıklarından eser yoksa, bulutsuz ve berrak bir gecede yıldızların seyrine doyum olmaz. İnsan şaşıyor "nasıl bu kadar çok yıldız olabiliyor?" diye. Kısaca yol ve gökyüzü bence efsane bir ikili.
Yolda sadece gökyüzü görülmeye değer değil elbet. Çevrenizdeki hemen her şey incelenmeye ve orda olduğunu bilmeye muhtaç. Dağın başındaki bir kulübe, ara ara karşımıza çıkan gizli mağaralar, iletişimi sağlayan telefon telleri, ne işe yaradığını bilmediğim bazı tellerdeki toplar, belli bölgelere yapılmış hatıra ormanları, su kanalları, küçük ve şehirden uzak köyler ve her türlü yerleşke, mezarlıklar, su depoları, baz istasyonları, fabrikalar, tabelalar, duraklar, benzin istasyonları, dinlenme tesisleri, tarlalar, göller, ovalar, dağlar, çiçek tarlaları, dereler, camiler, çeşmeler, yanınızdan sessizce geçen arabalar -arabaların içindeki insanlar- yol kenarında bekleyen ya da bir şeyler yapan yaya insanlar, heyelan adına alınan tedbirler, yan yollar, otlayan hayvanlar, kuşlar ve belki de fark etmediğimiz, ne olduğunu bilmediğimiz bir sürü şey daha. Bakın birçoğunu yolda ilerlediğim 10 dakika içersinde görerek yazdım.
Bunları neden yazıyorum peki? Belki her zaman yaptığımız şeylerin farkında olmadan tadını kaçırdığımız, keyfine varamadığımız zannına kapılarak karalıyorum. Bazen öyle olur, bir şeyi çok tekrarlarsak alışırız ve artık önemini yitirir. Bence bu hoş değil. Hayat öyle sıradanlaşıyor işte, her şeye alışıyoruz ve daima yeni şeyler istiyoruz, oysa aldığımız nefes bile öyle sıradışı ki, olağanüstü zamanlar yaşıyoruz fakat farkında değiliz. Belki ufak tefek hatırlatmalar bir an olsun için bizi kendimize getirir diye yazıyorum. Ha bir de yolculuk gerçekten çok güzel onun için. Daha fazla bu güzelliği ziyan etmeyeyim o zaman. Burada bitiriyor ve biraz yolla hemhal olmaya gidiyorum. Siz de yolu ihmal etmeyin. Yol mühim, yol güzel. Hayırlı yolculuklar.
Yorumlar
Yorum Gönder