Pek şiirsel bazı

   21 Mart Dünya şiir günü imiş. Burdan da belirteyim bunu ve şiir günümüz kutlu olsun. Gerçi ben bu yazıyı geç yazdığım için gün doldu fakat zaten bu bloğu da halihazırda sadece şiir gününü kutladıklarım okuyor. Yine de günü boşverin, geçmiş olması umrumuzda olmasın. Herkes kendine bir şiir armağan etsin, ve sevdiklerine tabii. Çünkü ben hep inanırım ki dünyayı iyilik, güzellik, sevgi kurtaracak. Bunların hepsini içinde barındıran da şiirdir benim nezdimde.
   Esasında bugün pek çok şeyden bahsetmek istiyorum. Her gün aklımı kurcalayan milyonlarca düşünce oluyor ve hepsini bir şekilde yazıya dökmek geçiyor içimden, yapamıyorum. Zira kelimeler ve fikirler o kadar karmaşık halde ki, toparlayıp bir araya getiremiyorum. Sonra her şeyi tek seferde bir araya getirmeye çalışmak gibi bi gaflete düşüyorum, o zaman hepten karışıyor olaylar. Yine de bugün birini seçip devam etmek kulağa epey hoş geliyor. 
   İnsan oldukça garip bir mahlukat. Seviyor, sevdiğini söyleyemiyor bazen, söyleyince kıymeti olmuyor, sonra sevmekten vazgeçiyor. Bunların hepsini ya tek kişi için söylüyorum ya da farklı farklı bireyler için. Hepsi bir şekilde bi bedende can buluyor neticede. Öyle zamanlar geliyor ki sevdiğinden vazgeçmen gerektiğini sanıyorsun, oysa insan gerçekten sevdi mi vazgeçemiyor. Uzaklaşıyor, olabildiğince uzağa kadar gidiyor. Olmuyor, o sevgi dönüp dolaşıp seni buluyor ve kalbini rahat bırakmıyor. Ne yaşanırsa yaşansın, araya neler girerse girsin gerçek sevgi dönüyor dolaşıyor yerine varıyor. Bazen her şeyi kestirip atmak en mantıklısı gibi geliyor, kestiğin yerden orkide gibi yeniden çiçekleniyor. Öyle tuhaf, öyle alımlı, öyle güzel... 
   Nefret öyle değil baktığında mesela. İnsan birinden ne kadar nefret ederse etsin zamanla bir şekilde sönüyor. Tamamen geçmese bile o his yavaş yavaş azalıyor. Artık düşündüğünde eskisi kadar alevli olmuyor içindeki öfke. Umursamadan geçiyorsun. Geçti gitti diyorsun. Kin değilse içinde tuttuğun eğer, kaybolup gidiyor akan zamanla. Mutlak kötülüğün olmadığı bu dünya için bu çok da abes olmasa gerek ha? Ne bileyim, insan duygularını kontrol edemiyor işte. Yine de iyi olan her zaman kazanıyor. Vicdan, merhamet, hoşgörü, sevgi, anlayış, saygı, aşk... Sonra kötüyle, kötülükle geçirdiğin zamana bakıyosun. Boş, bomboş geçmiş gitmiş. Elinde hiçbir şey kalmıyor. Zamanında elde ettim zannettiğin her şey dökülüp gidiyor avuçlarından kum taneleri gibi. Ne yanılgı ama.
   Şiir dedik değil mi? Tek hecelik bir kelime. Söylemi bile şiir gibi. Bakınız en kalpsiz insanlar bile anlar şiirden. Kendileri anlamasa bile yüreklerine dokunur o şiir. Çünkü kalpsiz insan yoktur, kalbi taşlaşmış insan vardır, her taş bir gün elbet kırılır. Mühim olan içindekini zedelemeden yapmak bu işi. Baktığında kalp de kolay kırılır çünkü. Hem taştan daha kolay kırılır. Cam gibi. Paramparça olur da yine atmaya devam eder. Bunlar hep rikkat, hep dikkat. 
   Yine konunun sonunu bağlayamıyorum bi yere. Yine de bence meramımı gayet net açıkladım. Daha fazla yormadan, bıktırmadan keselim burda madem. Daha muhabbetlerin devamı gelir inşallah. 
   Şiir gibi gönlü güzel, fikri güzel insanlar olalım, hep öyle insanlarla karşılaşalım. Yüreği taşlaşmışların yüreğini ortaya çıkaralım. Güzel şiirli günleriniz olsun. Günün hatırına bir de şiirden bir bölüm iliştireyim yazı sonuna.


"herkes bir sebepten ölür,
sorun değil bu
asıl sorun yalnızlığından
kaçmaları bazılarının

herkes birinin kalbindeki bir yeri açar
dokunduğu zamana kadar bilinmeyen

bir narı parçalayıp da her tanesine
bir nar olduğunu anlatmak da neyin nesi
ya da gittiğiniz her denizden aldığınız
bir bardak su,
deniz olduğunu bilir mi tek başına?

unutulması gereken ne çok yükle yaşıyoruz, hatırlasanıza"

-Selahattin Yolgiden

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yüzyıl sonra yeniden

Ben ne yaşıyorum allasen

Yine yolda