Yol hikayelerine ön hazırlık
Yine otobüsteyim, yine bir yol. Sanırım otobüs notları tutsam faydalı olur. O zaman 'yol çok güzel çıksak mı?' yazısının devamı niteliğinde bir yazı ile beraberiz.
Yolda başka şeylerle uğraşmanın bir kötü yanı çevrendeki güzellikleri kaçırman. Artık hemen hemen ezberlediğim için bu yolda bunu biraz tolore ediyorum. Gerçi ne kadar ezberlesem de görmeye doyamadığım birçok şey oluyor yol boyu. Mesela rüzgar güllerini hayran hayran izliyorum her seferinde. Sonra tren yolu üstündeki artık kullanılmayan ama hala dimdik ayakta duran istasyonlar. Sarı ve üstünde durak adı yazıyor. O kadar güzeller ki. Sonra mesela aylar içinde illa ki bir şeyler değişiyor, ya da bir yolculukta fark etmediğim bir şeyi başka bir yolculukta fark ettiğim oluyor. Genel anlamda yolda yolu izlemek en güzeli. Tefekkür ve ufuk açmak için ideal. Bu arada önceki yazıda yazmış mıydım hatırlamıyorum. Yol, Isparta-Ankara yolu. Bugün de genel olarak otobüs yolculuğunun klişelerinden falan bahsedelim biraz.
Öncelikle eğer muavin iyiyse bu baya iyi bi şey. Zira bagaj koymaktan, servis ve her türlü ihtiyacı gideren şahıs kendileri. Muavin dediğin ne çok laubali olacak, ne de çok kaba. Ortası bir şey olmalı, kısaca düz insan, olması gereken yani. Yoksa gerçekten insan rahatsız olabiliyor, ki ben çabuk etkilenirim. Sonra otobüste eğer tek kişilik koltukta oturmuyorsanız yanınızda da tanıdığınız biri yoksa, umarım yanınızda oturan insan da sevimli biri olur. Çünkü tüm yol birlikte gideceksiniz, birbirinizin sınırlarına dikkat ederek, paylaşımcılığı, yardımseverliği kullanarak bir yolculuk geçirmek gerek. Biz öyle olalım, yanımızdakiler de öyle denk gelsin inşallah. İnsan çevresindeki herkesle bir hukuk içerisinde çünkü. Bu konuyu sayın Nevzat Tarhan'dan dinlemiştik sanırım. Herkesle bir ilişki, ve hukuk içerisindeyiz. Bunlar önemli. Sonra mola yeri bir başka önemli konu. Mekanın temizliği, mescidi. Mescidi olmayan mola yerleri var, ne ayıp. Bu konuda çok zorluk yaşanıyor. Sanırım bu yolculukta en çok bunlar hatırıma geldi.
Yolculukta insan birçok şey düşünmeye fırsat buluyor. Biraz da gözlem yeteneği varsa merak dolu bir yolculuk çok şey katıyor insana. Mesela şu an hava bulutlu ve bulutlar o kadar aşağıda ki dağlara çok yakın, sanki böyle elimi uzatsam tutacakmışım gibi. Böyle tavanı aşağıda olan binalar gibi, ama o binalar çok darlar beni, bu hava öyle değil, çünkü bulutlar siyah değil beyaz, derin bir huzur veriyor. Hem zaten bahar da geldi. Ağaçlar çiçek açtı, renk renk, kainat cümbüş içinde adeta.
Yol sürüyor, süren yolda sürekli bi şeyler değişiyor, en ilginci yer değişiyor tamam ama, gök de değişiyor. İnsan düşünüyor ki gökyüzü her yerde aynı, hep aynı hava olaylarını görüyoruz, en azından gök hep mavi, bulutlar hep beyaz, oysa öyle değil. Bir yerde bulutlar bembeyaz, bi yerde siyahlaşıyor artık, 1 km ötesinde yağmur yağışı varken burda hiçbir şey yok, günlük güneşlik. İlerlerken sis oluyor yolda, sonra birden dağılıveriyor. Nasıl bu kadar milimetrik ve düzenli oluyor şaşıp kalıyorum. Öyle muhteşem uyarlanmış ki düzen. Elhamdülillah.
Arkadaşlar bu arada araya girmek gibi olacak ama tam şu an bu durumdan muzdarip olduğumu belirterek bi uyarıda bulunmak isterim. Nolur otobüste kokuya neden olacak şeyler yapmayalım, yiyecek olarak, cips, sucuk, şekerli sakız vesaire, parfüm falan sakın, sakın. Zaten bilmem kaç saat bu küçük asla havalanmayan kutunun içinde yaşamak zorundayız, koku işi beni öldürüyor. Dikkat edilmesi gereken hususlardan biri.
Blogumu kapatmak gibi bir düşünceye girmiştim fakat böyle şeyler yapmamam hakkında ufak uyarılar aldım. Umarım gerçekten bu yazdıklarım birilerine dokunuyor, birilerinin işine yarıyordur. Yazalım bakalım, başka çıkış yolumuz yok nasılsa. Bu arada yazı serilerime biraz da araştırma kulvarında bir şeyler ekleme kararı aldım. Duygu işi çok güzel, ben hissederek yaşayanlardanım. Yine de bilgi de mühim, merak ettiğim şeyleri araştırıp burda elimden geldiğince aktarmaya çalışacağım inşallah. Şimdilik burda bitiriyorum. Sanırım 2 saat gibi bir yolum kaldı. Eve varmak beni heyecanlandırıyor. Sevdiğim şehre ulaşmak, mutlu ediyor.
Mutlu olduğunuz yerlere varabilmeniz, içinizdeki heyecanı hiç kaybetmediğiniz güzel yolculuklar ve günler diliyorum.
"Kaçışı yok, yola çıkınca" Can Kazaz - Yok
Yolda başka şeylerle uğraşmanın bir kötü yanı çevrendeki güzellikleri kaçırman. Artık hemen hemen ezberlediğim için bu yolda bunu biraz tolore ediyorum. Gerçi ne kadar ezberlesem de görmeye doyamadığım birçok şey oluyor yol boyu. Mesela rüzgar güllerini hayran hayran izliyorum her seferinde. Sonra tren yolu üstündeki artık kullanılmayan ama hala dimdik ayakta duran istasyonlar. Sarı ve üstünde durak adı yazıyor. O kadar güzeller ki. Sonra mesela aylar içinde illa ki bir şeyler değişiyor, ya da bir yolculukta fark etmediğim bir şeyi başka bir yolculukta fark ettiğim oluyor. Genel anlamda yolda yolu izlemek en güzeli. Tefekkür ve ufuk açmak için ideal. Bu arada önceki yazıda yazmış mıydım hatırlamıyorum. Yol, Isparta-Ankara yolu. Bugün de genel olarak otobüs yolculuğunun klişelerinden falan bahsedelim biraz.
Öncelikle eğer muavin iyiyse bu baya iyi bi şey. Zira bagaj koymaktan, servis ve her türlü ihtiyacı gideren şahıs kendileri. Muavin dediğin ne çok laubali olacak, ne de çok kaba. Ortası bir şey olmalı, kısaca düz insan, olması gereken yani. Yoksa gerçekten insan rahatsız olabiliyor, ki ben çabuk etkilenirim. Sonra otobüste eğer tek kişilik koltukta oturmuyorsanız yanınızda da tanıdığınız biri yoksa, umarım yanınızda oturan insan da sevimli biri olur. Çünkü tüm yol birlikte gideceksiniz, birbirinizin sınırlarına dikkat ederek, paylaşımcılığı, yardımseverliği kullanarak bir yolculuk geçirmek gerek. Biz öyle olalım, yanımızdakiler de öyle denk gelsin inşallah. İnsan çevresindeki herkesle bir hukuk içerisinde çünkü. Bu konuyu sayın Nevzat Tarhan'dan dinlemiştik sanırım. Herkesle bir ilişki, ve hukuk içerisindeyiz. Bunlar önemli. Sonra mola yeri bir başka önemli konu. Mekanın temizliği, mescidi. Mescidi olmayan mola yerleri var, ne ayıp. Bu konuda çok zorluk yaşanıyor. Sanırım bu yolculukta en çok bunlar hatırıma geldi.
Yolculukta insan birçok şey düşünmeye fırsat buluyor. Biraz da gözlem yeteneği varsa merak dolu bir yolculuk çok şey katıyor insana. Mesela şu an hava bulutlu ve bulutlar o kadar aşağıda ki dağlara çok yakın, sanki böyle elimi uzatsam tutacakmışım gibi. Böyle tavanı aşağıda olan binalar gibi, ama o binalar çok darlar beni, bu hava öyle değil, çünkü bulutlar siyah değil beyaz, derin bir huzur veriyor. Hem zaten bahar da geldi. Ağaçlar çiçek açtı, renk renk, kainat cümbüş içinde adeta.
Yol sürüyor, süren yolda sürekli bi şeyler değişiyor, en ilginci yer değişiyor tamam ama, gök de değişiyor. İnsan düşünüyor ki gökyüzü her yerde aynı, hep aynı hava olaylarını görüyoruz, en azından gök hep mavi, bulutlar hep beyaz, oysa öyle değil. Bir yerde bulutlar bembeyaz, bi yerde siyahlaşıyor artık, 1 km ötesinde yağmur yağışı varken burda hiçbir şey yok, günlük güneşlik. İlerlerken sis oluyor yolda, sonra birden dağılıveriyor. Nasıl bu kadar milimetrik ve düzenli oluyor şaşıp kalıyorum. Öyle muhteşem uyarlanmış ki düzen. Elhamdülillah.
Arkadaşlar bu arada araya girmek gibi olacak ama tam şu an bu durumdan muzdarip olduğumu belirterek bi uyarıda bulunmak isterim. Nolur otobüste kokuya neden olacak şeyler yapmayalım, yiyecek olarak, cips, sucuk, şekerli sakız vesaire, parfüm falan sakın, sakın. Zaten bilmem kaç saat bu küçük asla havalanmayan kutunun içinde yaşamak zorundayız, koku işi beni öldürüyor. Dikkat edilmesi gereken hususlardan biri.
Blogumu kapatmak gibi bir düşünceye girmiştim fakat böyle şeyler yapmamam hakkında ufak uyarılar aldım. Umarım gerçekten bu yazdıklarım birilerine dokunuyor, birilerinin işine yarıyordur. Yazalım bakalım, başka çıkış yolumuz yok nasılsa. Bu arada yazı serilerime biraz da araştırma kulvarında bir şeyler ekleme kararı aldım. Duygu işi çok güzel, ben hissederek yaşayanlardanım. Yine de bilgi de mühim, merak ettiğim şeyleri araştırıp burda elimden geldiğince aktarmaya çalışacağım inşallah. Şimdilik burda bitiriyorum. Sanırım 2 saat gibi bir yolum kaldı. Eve varmak beni heyecanlandırıyor. Sevdiğim şehre ulaşmak, mutlu ediyor.
Mutlu olduğunuz yerlere varabilmeniz, içinizdeki heyecanı hiç kaybetmediğiniz güzel yolculuklar ve günler diliyorum.
"Kaçışı yok, yola çıkınca" Can Kazaz - Yok
Yorumlar
Yorum Gönder