'Güzelliklerle Güzelliklerde' seri 1

   Güzellikler sarıyor etrafımızı. Eğer çok istersek, güzellerle uğraşıp güzelleri çevrelersek biz de güzelleşiyoruz, sonrası malum zaten, her şey güzelleşiyor. Çünkü bana öyle geliyor ki böyle şeyler bir miktar bulaşıcı. İyilik de kötülük de yayılmaya oldukça yatkın. Mühim olan sizin neyi tercih edip yaymaya çalıştığınız. Dünya kötü bir yer değil, kötü olan bazı şeyler var evet, ama bunları zamanla ve bir şekilde yenebiliriz gibi geliyor. Kaldı ki asla tamamen yok edemeyiz, çünkü dünyada her şey zıttıyla kaim. Biri olmayınca diğerinin varlığı belli olmuyor. Yine de 2 şeyden birinin baskın olması gerekmiyor mu?
   Canımdan çok sevdiğim biri demişti ki, sen iyiysen herkes sana iyi, sen kötüysen uçan kuş bile kötü. O an, o işler öyle değil demiştim ama sanırım o işler biraz öyle. Zaten hep doğru şeyler söyler, ben o an ne kadar kabul etmesem de sonra tam olarak öyle olduğunu fark ederim. Haklı olmayı sever ve genelde haklıdır da. Neyse bu kadarının konumuzla ilgisi yok. 
   Ben diyorum ki, mesela sokakta temizlik yapan birine kolay gelsin dediğimizde belki gerçekten işi kolaylaşıverir, evden çıkarken ev halkına hoşça kal demek günümüzü daha verimli kılabilir, sabah komşuya günaydın demek, geçerken kuşlara, kedilere tebessüm etmek, ağaçlara ve çiçeklere iltifatlar, zor durumda kalmış birine edeceğimiz ufacık bi yardım... O kadar çoğaltılabilir ki, insan baktığında hiçbir efor sarf etmeden her şeyi bunca güzelleştirebiliyorsa, düşünün bir de gerçekten elimizden gelenin en iyisini yapsak her şey ne kadar harika olur. Bunu bir düşünmeli ve en kısa yoldan da harekete geçmeliyiz gibi. Zira arkadaşlar hayat gerçekten bunca kötülüğe, bunca boşluğa heba edilemeyecek kadar kısa. Ne yaptığımız, ne ile uğraştığımız derecesinde önem kazanıyoruz. Misal; tüm gün hiçbir şey yapmadan boş boş dolanan, evde her gününü öylece ziyan eden, ne kendine ne bir başkasına faydası olmayan bir insan mı daha kıymetlidir, daha sevilir, yoksa elinden ne geliyorsa bi şekilde onun ucundan tutup hayata karşı olan inancını yitirmeden, durmadan, sıkılmadan -belki canını dişine takıp- gecesini gündüzüne katan biri mi daha kıymetlidir, ve daha çok güvenilir. Bunlar baktığımızda karakterle de alakalı şeyler. Mesela kimisi çok iş yapar, yorulmaz, durulmaz, severek her gününü işine adar, kimisi işini çok sever fakat geri kalan şeyleri de ihmal etmeden yaşar, kimisi de hayata karşı ne bi beklentisi ne de bi enerjisi olmadan öylece sürüklenerek yaşar gider. Bir de istisnalar var ki -bunlara istisna dediğime bakmayın, epey çoğunluktalar fakat bu farklı bi yaşam çizgisi- ne çabalar tam manasıyla ne de oturur olduğu yerde, ister, dener, yanılır, bıkar, yeniden başlar, yine yorulur ama bu döngü onu ayakta tutar. 
   Paragraf başı yapmışken konuyu ne kadar dağıttığımı fark ettim yine. Nasıl oluyor bilmiyorum bir şey yazarken sonra bi bakıyorum başka bir yere atlayıvermişim. Çok fazla şey var ve ben bir şekilde hepsini anlatmaya çalışıyorum. Bu da bir miktar karışıklığa sebep olabiliyor. İstemli gerçekleştirdiğim bir olay değil, üzgünüm. Bu durumda bu yazı her ne kadar dağılmış olsa da bunu yeni bir seri ilan ediyor, başlıkla birlikte bunu resmileştiriyorum. Umarım konuları dağıtmadan güzellerden ve güzelliklerden bahsedebilirim. 
   Hep güzellerle olmak, hep güzellerden olabilmek duası ile sizleri çevrenizdeki güzelliklere bırakıyorum. 
   

Yorumlar

  1. güzel şeyler dönüp dolaşıp seni bulsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya da ben onları bulayım, bulduklarımı da kaybetmeyeyim :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yüzyıl sonra yeniden

Ben ne yaşıyorum allasen

Yine yolda